Elimizden gitmeyeceğine inandığımız her şeyi bir bir teslim ettik.
Atatürk sevgisinin sorgulanması bile inanılacak bir şey değildi… Biz ona bağlıydık ya. Gerisi önemli değildi.
Türkiye Cumhuriyeti kaldırıldı. İzmir’de birkaç kişi, sandalye getirip Ziraat bankasının tabelasındaki TC yi yerine taktı diye günlerce övündük. Showumuzu yaptık ya. Gerisi önemli değildi.
Bayramlarda meydanlarda toplandık, sesimiz yettiği kadar andımızı okuduk. Sonra evlerimize dağıldık. Biz Cumhuriyet sevdalısıydık ya. Gerisi önemli değildi.
Ramazanda sigara içeni dövene, kısa etek giydi diye otobüste çifte atana, kendi anasına, kızına ağzı sulanana olmadık küfürler sıraladık. Beyaz camın arkasından da olsa yüzlerine tükürmüştük ya. Gerisi önemli değildi.
Okullarımız elimizden gitti. Hepsi din okulu oldu. Parası olmayanı ardımızda bıraktık, özel okulların kucağına koştuk. Bizim çocuğumuz kurtulmuştu ya. Gerisi önemli değildi.
Partinin çatısı aksa da, birlikte altına sığınıp yağmurun fırtınanın geçişmesini bekleyecekken, açıkta kalıp sırılsıklam olmayı seçtik. ‘Muhalefete muhalefet yapmak’ hobimiz oldu. Her durumunu eleştiriyorduk ya. Gerisi önemli değildi.
Bölünmek değil sırt sırta vermek zamanıydı. Kendi fikirdaşlarımızla gece gündüz kavga edip, onları karşımıza aldık.. Hepsinden daha akıllı ve daha vatansever olduğumuzu ispat edecektik ya. Gerisi önemli değildi.
Kısacası Bizler. Çoğumuz…
Sözümona eğitimliler! Vatanseverler! Çok okuyanlar ! Klasik müzik dinleyenler ! Yediği yemekleri, kurduğu sofraları sanal ortamda paylaşan, yurtdışı seyahatlerinde uçakla nereden nereye gideceğini nokta nokta gösteren, patlayan bombalardan sonra ‘bana bir şey olmadı ki ‘’ diyen; kısacası ‘’ benim yaşamımda değişen bir şey yok ‘’ mesajını verebilenler! Yaşam kalitesi hallice olanlar. Kendini kurtaranlar! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler…
O yılan şimdi hepimize öyle bir dokundu ki, öyle bir sarmaladı ki, öyle bir sıktı ki, nefes alamıyoruz. Ağzımızdan sadece ‘’Hayır!’’ çıkabiliyor.