Grand Ottoman Hürrem Sultan Salonunda geniş katılımlı bir yemek düzenlendi. Yemeğe Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı, Amasya İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç, Amasya Tabip Odası Başkanı Dursun Ali Kodat, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof., Dr. Süleyman Elmacı, Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Volkan Taşova, Ak Parti Amasya İl Başkanı Ekrem Toto, MHP İl Başkanı Şuayip Ak ve sağlık çalışanları katıldı.Her felaket sonrasında olduğu gibi, deprem felaketinde de en ağır sorumluluğu üstlenenler doktorlara, hemşirelere ve sağlık çalışanlarına teşekkür eden Başkan Sarı, “Sözlerimin başında 14 Mart Tıp Bayramı’nızı en kalbî dileklerimle kutluyorum. Zenginin de, fakirin de olmazsa olması sağlık. Sağlık yoksa, her şey boş. O yüzden koskoca cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman; “Halk içinde muteber bir nesne yok, devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi" demiştir.

Esasında bu dizeler hayatımızı da özetlemektedir. Sağlık olmazsa, malın da, makamın da hiçbir kıymeti olmaz. “Her şeyin başı sağlık” dememizin nedeni budur.

Esasında her şeyin yolunda olduğu bir dönemde bir araya gelseydik daha mutlu olurduk.

Ancak ülkemizin gündemi buna pek izin vermiyor. Geçen ay meydana gelen deprem felaketi sebebiyle yüreğimiz buruk. 13 milyon 500 bin vatandaşımızın yaşadığı 11 vilayetimizi etkileyen büyük bir felakete maruz kaldık. 50 bini aşkın vatandaşımızı kaybettik.

100 binden fazla insanımızı enkaz altından çıkardık. 1 milyonu aşkın ev yıkıldı. Haneler dağıldı. Zenginle fakirin eşitlendiği büyük bir faciaya maruz kaldık. Şu anda onbinlerce insanımız çadırlarda, konteynerlarda yaşıyor. Bir o kadar insanımız da yurtlara, yakınlarının yanına sığındılar. Başka şehirlere göç ederek felaketin meydana getirdiği ruhsal ve bedensel tahribattan uzaklaşmaya çalıştılar. Bizler de onların yaralarını sarmaya, acılarına ortak olmaya çalıştık.

Depremin meydana geldiği 6 Şubat gününün ilk saatlerinden itibaren “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin” şuuruyla harekete geçerek kardeşlerimizin yardımına koştuk.

Amasyalılar olarak insanlık imtihanımızı başarıyla verdik.

Amasya Belediyesi olarak görevimizi en iyi şekilde yerine getirerek kardeşlerimizin yarasına merhem olmaya koştuk.

Kurtarma çalışmalarına aktif bir şekilde katıldığımız gibi, felaketten kurtulan kardeşlerimizin de elinden tuttuk. Tabiî bunların hepsini fedakâr, gayretli kardeşlerimiz ile birlikte yaptık.

Her felaket sonrasında olduğu gibi, deprem felaketinde de en ağır sorumluluğu üstlenenler doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık çalışanlarımız oldu.

Enkaz mahallinden başlamak üzere yaralıları tedavi ederek hayata tutunmalarını sağladınız.

Aziz milletimizin yaralarını sarmak için görevinizi fedakârca yapmanız sebebiyle hepinize çok teşekkür ederim” dedi.

FEDARKARLIĞINIZ, HİZMETİNİZ İÇİN HEPİNİZE AYRI AYRI TEŞEKKÜR EDİYORUM

Sizlerin feragat ve fedakârlıklarını hatırlama, takdir hislerimizi paylaşma imkânı sunan 14 Mart Tıp Bayramını, yaşadığımız felaketin daha anlamlı hale getirdiğini özellikle ifade etmek istiyorum diyen Başkan Sarı konuşmasının devamında, “Hekimlerimiz, bu memleketin en akıllı, en zeki insanları oldukları kadar, millet, memleket meselelerine de en duyarlı insanlarıdır.

14 Mart Tıp Bayramı da hekimlerimizin vatan-millet meselelerine gösterdikleri duyarlılığı ifade etmektedir.

Çünkü 14 Mart tıp bayramı olduğu kadar, Türk hekimlerinin hürriyet ve bağımsızlığımıza sahip çıkma bayramıdır.

Ülkemizde 14 Mart Tıp Bayramı kutlamaları, İstanbul’un işgalini protesto etmek amacıyla başlamıştır.

İlk protesto edenler de vatanına, milletine aşkla bağlı olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencileri olmuştur.

Bilindiği üzere Birinci Dünya Savaşı’nın galibi devletler İstanbul’u da 13 Kasım 1918’de işgal ettiler.

İngiliz, Fransız, İtalyan ordularının işgalini protesto etmek isteyen dönemin tıp fakültesi öğrencileri, zekice bir plan yaparlar.

14 Mart 1827 tarihinin 92’nci yıldönümünde, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasının üzerinden büyük bir Türk bayrağı sallandırırlar.

Haydarpaşa Askeri Tıp Akademisi

Bayrak, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de okuyan bütün öğrencilerin katılımıyla günlerce elde dikilip, 104 yıl önce bugün asılır.

(Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Cumhuriyet döneminde Haydarpaşa Askeri Tıp Akademisi olarak eğitim faaliyetlerini devam ettirdi. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrasında da Sağlık Bilimleri Üniversitesi yapıldı.)

İşgal sebebiyle büyük bir ümitsizliğin hâkim olduğu İstanbul’da o gün yer yerinden oynar.

Milletin hürriyet ve istiklale olan inancı yeniden canlanır.

14 Mart 1919’dan itibaren de Tıp Bayramı her yıl büyük bir şevk ve heyecanla kutlanmaya başlanır. O yüzden 14 Mart unutulmamalı ve hiçbir zaman unutturulmamalıdır.

Hürriyet, havadır, sudur, ekmektir. Hürriyet varsa millet vardır.

Bağımsızlık varsa devlet vardır. Sağlık da hürriyet ve bağımsızlığa eşit kıymettedir.

Sağlık olmadığında yaşamak anlamını yitirdiği gibi, hürriyet ve bağımsızlık olmadığında da devlet, millet kıymetini kaybediyor. Bu yüzden hürriyet ve bağımsızlığımız kadar, sağlığımızı korumak da çok önemli. Sizleri de sağlığımızın savunma kuvvetleri olarak görüyorum.

İnsanımıza hizmet eden kardeşlerim olarak hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Amasyalılardan başlamak üzere ülkemizin her ferdinin mutlu, huzurlu, güvenli yaşamalarını temenni ediyorum. Birlikte aynı gayeye erişmek için hizmet ettiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Sizlerle bir araya gelmekten duyduğum memnuniyeti, mutluluğu bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle 14 Mart Tıp Bayramı’nızı tekrar tebrik ediyor, hepinizi sevgi ve saygılarımı sunuyorum” diye konuştu

Yapılan konuşmaların ardından yemek Taşova İlahı Grubunun ilahileri ve Semazenlerin gösteri ile devam etti.