Bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişinin pek çok faktöre bağlı olduğunun altınız çizen Başhekim Uzm. Dr. Selçuk Sezikli “Doğuştan gelen bazı bağışıklık yetmezlikleri bulunduğu gibi, çevresel kimi faktörlerle de sistemin etkinliği azalabilir. Özellikle yeterli ve dengeli beslenmeme, ruhsal ya da fiziksel stres, uykusuzluk, bazı hastalıklar ve bağışıklık baskılayıcı ilaçlar bu sistemin dengesini bozabilir. Ruhsal stres, bağışıklığı en çok düşüren faktörlerden biridir. Stres yaratan faktörleri kontrol etmek mümkün olmasa da, strese sebep olan olaylara bakışımızı değiştirmek yararlı olabilir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler çevresel faktörlerin etkisiyle kolay kolay hasta olmazken, bağışıklık sistemi zayıfladığında zararsız görünen mikrobik hastalıkların bile ölümle sonuçlanması söz konusu olabilir. Başka bir deyişle, sadece hangi mikrobik etkenle karşılaşıldığı değil, bağışıklığın nasıl tepki verdiği de geçirilen hastalıkların şiddetini belirler. Grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülmektedir. Ancak bağışıklık sistemi güçlü olmayan kişilerde bu rahatsızlığın süresi uzayabilir. Yaşlılarda, diyabetlilerde, altta yatan böbrek, kalp ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir. Bunun yanında zatürre gibi hastalıklara da zemin hazırlayabilir. Vücudun çeşitli bölgelerinde görülen ve tekrarlayan uçuklar ile yaralar da bağışıklık sisteminde bir güçsüzlük olduğu anlamına gelebilir. Bu durumdan kurtulmak için mutlaka bir uzmana başvurulmalı ve bağışıklığın kuvvetlendirilmesi için uygun bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Bağışıklık sistemi zayıflama başladığı anda hastalık etkenleri insan vücuduna daha kolaylıkla girerler. Hastalık yapma tehlikesi olan mikroorganizmalar savunma sistemlerini geçebilirlerse, bir takım reaksiyonlar başlatarak yayılmaya çalışırlar. Önemli olan uzun süre uyumak değil “kaliteli” uyumaktır. Kaliteli bir uyku da bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişi için önemlidir. Beyinden salgılanan “melatonin” hormonunun, uyku düzenini sağlaması dışında, bağışıklık üzerine de etki ettiği düşünülmektedir. Bu hormonun salınımı gecenin erken saatlerinde hava karardıktan sonra başlar, saat 02.00 gibi en yüksek seviyeye ulaşıp tekrar azalır. Bu nedenle uykuya dalma saatini mümkün olduğunca geciktirmemeli, en geç saat 23.00 gibi uykuya geçilmiş olmalıdır. Melatonin hormonu, karanlıkta salındığından gece boyunca yatak odasında ışıkların açık bulunmaması, uyunan ortamın mümkün olduğunca karanlık olması önerilir. Gece uyumadan önce bilgisayar/tablet kullanmak, televizyon izlemek de, melatonin hormonunun salınmasını bozabilir” dedi.
Bağışıklık sisteminize güç katmak için küçük ipuçları veren Başhekim Sezikli “Tek tip beslenmeyin. Her grup besinden dengeli bir şekilde tüketmeye özen gösterin. En az sigara kadar zararlı olan tütün ürünlerinden (puro, pipo, nargile vb.) uzak durun. Protein kaynağı olarak hayvansal proteinlerle bitkisel proteinleri dengeli bir biçimde tüketin. Çiğ sebze-meyve ile beslenin. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin. Pre ve probiyotiklerden yararlanın (ev yoğurdu, kefir, lifli besinler). Doğru ve düzenli egzersiz yapın. Egzersizi haftada 1-2 kez kendinizi tüketircesine değil, mümkünse az miktarda da olsa, her gün yapmaya çalışın. Bitki çaylarından yararlanmayı deneyin. Bitkilerin hepsi kaynatılmaz, usulüne uygun demlenmesi gerektiğini unutmayın. Temizlik maddelerinin aşırı kullanarak cildinizin sağlıklı ve normal bakteri dengesini bozmayın. Hekim önerisi dışında özellikle antibiyotik gibi ilaçlar almayın. Stresten uzak durun. Her zaman pozitif düşünün” diyerek sözlerini noktaladı.