Merzifon Eğitim Bir-Sen Başkanı Mustafa Baş, kitap fuarına yönelik yapılan eleştirilerinin Merzifon Belediyesi tarafından görüldüğünü ve kötü bir niyetin olmadığının anlaşıldığını belirterek, “Kitap fuarından hareketle Merzifon Belediyesine yönelik eleştirilerimiz muhatapları tarafından görülmüş ve bu yazımızda kötü bir niyetin olmadığı anlaşılmıştır. Başkan Bey bu konularla ilgili görüşlerimizi, fikirlerimizi paylaşmak için bizleri belediyeye davet etmiştir. Bizler de uygun bir zamanda fikirlerimizi Başkan Beyle paylaşmak için davetine icabet etmeyi, çayını içerek düşüncelerimizi paylaşmayı düşünüyoruz. Ancak son beş yılda üye sayısını yüzde elliler oranında kaybeden ve sayıları azaldıkça da marjinal bir grup haline dönüştüğünü düşündüğümüz bir sendikanın Merzifon temsilcisi bizim eleştirilerimizi kendi üzerine alarak milliyetçi, muhafazakar ve ulusalcı kitleyi pek de memnun etmeyen PKK ilişkilerini üstlenmiş ve yalan yanlış bilgilerle bir cevap hazırlamıştır” dedi.Baş, açıklamasının devamında şunları belirtti:Malum temsilcinin bizlere sendikacılıkla ilgili vermiş olduğu dersleri(!) düzeltmekle başlayalım söze:
1- ‘Sarı sendika’cılığı “İngiltere’deki patronların sendikal eylemleri kırma adına kurdukları sendika” olarak tarif eden sayın temsilci, bu konuda iyi araştırma yapmış olsaydı ‘sarı sendika’cılığın İngiltere’de değil de 1899 yılında Fransa’da kurulduğunu bilirdi.
2- Sendikamızı bu konuda suçlamadan önce kendilerinin içinde bulunduğu, bir yerlerden gelen talimatlarla nasıl hareket ettiklerini ve adım attıklarını görür, dağlardan esen rüzgarlara karışarak şehirlerde çıkartılmak istenen yangına nasıl körük olduklarını bilir ve bin düşünüp söyleyeceklerinden vazgeçerdi.
3- Sayın temsilcinin ve temsil ettiği camianın kafası, anlaşılan 1899 yılındaki sarı sendikaya karşı mücadele eden emek örgütüne takılıp o zaman diliminde kalmıştır. Oysa o zamandan bu zamana köprünün altından çok suların aktığının farkında değiller kendileri. Sendikacılığı sermaye ve patron düşmanlığı olarak görüp hükümetler yıkarak devletleri zor durumda bırakma eylemlerinden başka bir iş yaptıklarını görmüyoruz. Günümüzde güçlü ekonomiler, büyük patronlar ve ülkelerinin gücüne güç katan büyük sermayedarlar çalıştırdıkları emekçilerle beraber büyümekte ve ülkelerini elbirliğiyle büyütmektedirler. Ülkeleri ve milletleri için büyük hayalleri ve umutları olmayanların ülkelerinin ve milletlerinin geleceğiyle ilgili rüyaları da olmuyor maalesef.
4- Sayın baş temsilcinin sendikasının yasadışı örgütlerle bağını sadece biz ifade etmiyoruz; bu gerçek son üç yıldır bütün Türk milleti tarafından görülüp yaşanmakta ve basından takip edilmektedir. Merak edip internette kısa bir araştırma yapanlar “Kobani eylemlerine destek verenler, ülkemizde Yasin Börü gibi masum yavrularımızı şehit edenler, Kobani’den gelen yaralıların malum sendikalarda nasıl tedavi edildiğinden tutun da bu sendikalarda hazırlanan molotof bombalarına kadar her şeyi açık bir şekilde görebilirler. Nerede yakmak, yıkmak, parçalamak ve ülkeye zarar vermek varsa o eylemlerin içinde kendilerini görmekteyiz. Bir eğitim sendikasının bu tür eylemler içerisinde bulunduğunu görmek bir eğitimci olarak bizleri de üzmekte, bu milleti de derinden yaralamaktadır.
5- Malum sendikanın baş temsilcisi yazısının bazı bölümlerinde Eğitim Bir-Sen’i eleştirme adına, AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte, 2002 yılından itibaren, Eğitim Bir-Sen’in üye sayısındaki artıştan bahsetmiş. 2002 yılından itibaren attığı her adımda halkının yanında olan bir Ak Parti nasıl her seçimde oylarını yükselterek iktidar olduysa Eğitim Bir-Sen olarak bizler de devlet memurlarının arzu ve taleplerine kulak kabartarak ülkemizin, milletimizin âli menfaatlerini dikkate alarak meydanlarda, toplu sözleşme masalarında üyelerimizin ve memurlarımızın ekonomik ve sosyal özlük haklarını sonuna kadar savunduk. Bundan dolayı da nasıl milletimiz Ak Partiye teveccüh gösterip onları iktidar yaptıysa bize de teveccühte bulunup sendikamızın üye sayısını dört yüz binin üzerine taşımışlardır.
Nasıl ki 2002 yılından bu yana ülkemizde siyasi, ekonomik ve sosyal alanda istikrarlı bir yükseliş var; Eğitim Bir-Sen olarak bizim de kazanımlarımızda ve üye sayılarımızda da yükseliş olacaktır.
6- Sayın sendika temsilcisi şunu unutmamalı; bizde sendikacılık kendilerinde olduğu gibi değildir ve olamaz da. Evet Bizler de Malum sendika gibi, sokaklara çıkarız, yeri geldiğinde emekçilerin haklarını savunma adına zalimlerin karşısına dimdik dikiliriz. Ama bizler hiçbir zaman kırıp dökmeyiz, yakıp yıkmayız. Yeri geldiğinde gözümüzü bile kırpmadan namlulara göğüs gerer, tankların karşısına dikiliriz. Her eylemimizde bir asalet, her direnişimizde bir onur vardır. Malum sendikanın malum temsilcisi 15 Temmuzla ilgili bir şeyler yapmış olduklarını gösterme adına bazı eylemlerden bahsederken Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in 15 Temmuzdaki duruşunu herhalde görmemiş. Yoksa Eğitim Bir-Senle kendilerini kıyaslama hatasına düşmezdi. Kılık-Kıyafet konusunda yaptığımız eylemler ve darbelere karşı gösterdiğimiz direnç, ülkemizin geleceği adına yaptığımız çalışmalar sadece iyiyi ve güzeli gören gözler tarafından görülmekte ve bilinmektedir. Bizler sendika olarak sendikacılığı, hiçbir zaman sadece ücret sendikacılığı olarak görmedik. Elbette tüm memur ve emekçilerimiz en iyi ücreti almaya layıktır. Ancak bu, hiçbir zaman ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini sıkıntıya düşürecek ölçüde olmamalıdır. Bizler eğitimciler olarak içinde yaşadığımız gemimizin altında delik açmak isteyenlere karşı sonuna kadar mücadele edip gemiyi PKK ve FETÖ/PDY olmak üzere tüm kemirgenlerden temizleyeceğiz Allah’ın izniyle.7- Malum sendikanın sayın baş temsilcisi; basında sendikanızla ilgili çıkan haberlerin doğru olmadığını savunurken daha düne kadar sizin sendikanızın üyesi olan ve bugün Eğitim-İş sendikasına geçmiş binleri herhalde hainlikle suçlayamazsınız. Ülkemizde hiçbir şey gizli kalmıyor. Yalnız bazıları gerçekleri hemen fark ederken birtakım insanlar için bu süreç epeyce uzun olabiliyor.Bu hedefler doğrultusunda bizlerle olmak isteyen tüm eğitim emekçilerimizi sendikamıza üye olmaya davet ediyoruz. Küçülterek bölmeye, parçalamaya, yutmaya çalışanlara inat büyüdükçe büyüyelim. Aynı geminin içinde olduğumuzu unutmadan bu ülkenin geleceği olan çocuklarımızı elbirliğiyle geleceğe hazırlayalım. Ortak paydamız birlik, beraberlik ve vatan olsun; teferruatlara takılıp kalmadan hep birlikte çalışalım.