Eğitim Sen Merzifon Baş Temsilcisi Arif Küçükkahyaoğlu açıklamasında; "İlçemizde düzenlenen 1. Kitap fuarında KESK olarak açtığımız stand için Belediyeden bize bir davet gelmemiştir. Tam tersi biz Belediyeye başvuru yaparak stand açma talebimizi ilettik ve bu talep Belediye yetkilileri tarafından kabul edildi. Yani eğer isteselerdi bu sendikaya da stand yeri verileceğinden kuşkumuz yoktur. Ayrıca, bir eğitimcinin ve bir eğitim sendikasının kitaplar, yazarlar ve yayın evleri üzerinden ideolojik bir ayrım yapması ve kitap severleri kategorize etmesi doğru değildir.Yine bu sendika elinde hiçbir delil olmadan başka sendikalar için yasa dışı örgütlerle bağı var iddiası tam anlamıyla hukuk skandalıdır. Onurlu kişiler ve onurlu yapılar iddialarını ispat etmekle mükelleftir"dedi. Küçükkahyaoğlu açıklamasının devamında ise; "Sendika çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız yapılardır.
Evet uluslararası anlamda sendikacılığın tanımı budur. Yani sendikal mücadele egemenlerin, yani işçi sendikası ise patronların, memur sendikası ise iktidarın yanında olan, onun karşısında el pençe divan duran, onun her dediğini alkışlayan değil asıl varlık nedeni olan üyelerinin yanında yer alan ve onların çıkarlarını en ileri düzeyden savunan yapının adıdır SENDİKA…
Kuruluş aşaması ve kurulduktan sonra üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak için iktidar ve patronlara karşı mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen gerçek sendikalar bu gün adına sendika diyerek emekçilerin öz gücünü bölen, patron ve iktidarlara biat eden sendikalarla da mücadele etmektedir. Bizler bu sendikaları SARI SENDİKA olarak tanımlamaktayız.
Sendikal mücadelenin dünya üzerinde ilk başladığı İNGİLTERE de patron işçilerin sendikal mücadelesini bastıramayınca fabrika içerisinden satın aldığı birkaç işçiye sendika kurarak onları fabrikanın ve patronun çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorlamıştır. Patron yanlısı işçiler kurdukları sendikanın tabelasını SARI renge boyatıp sendika binasına asınca mücadeleci işçiler kendilerini patron sendikasından ayırmak ve onları eleştirmek için onlara SARI SENDİKA demiştir.
Bizim içinde durum aynıdır. Üyelerinin hak ve çıkarları için mücadele eden bizler kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklarla sadece kendi üyelerini değil bütün kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını pazarlık konusu yapan sendikaları SARI SENDİKA olarak tanımlamaktayız.
Üyelerinin yada kamu emekçilerin haklarını korumayı bir kenara bırakın 2014 yılında yapılan toplu görüşmede hükümetin vermeyi taahhüt ettiği zam oranının altında bir zammı kendisi önerip kabul etmiştir. Hükümet masaya %4 lük teklifle gelmiştir. Sendikanın yapması gereken mücadele ile bu teklifi yukarı çekmek olması gerekirken net olarak 123 TL ye yüzde olarak %2,5 a denk gelen bir zammı kendisi önermiş ve kabul etmiştir. Bu hareket ile MEMUR SEN dünya sendikal literatürüne üyeleri için düşük zam öneren ve kabul eden bir sendika ve kötü bir örnek olarak geçmiştir. Bunun karşılığında dönemin MEMUR SEN genel başkanı bu görüşmeden sonra yapılan ilk genel seçimde iktidar partisinden Milletvekili yapılarak iktidar tarafından ödüllendirilmiştir.Fiili ve meşru mücadele anlayışı ile mücadele eden sendikalara terörist yaftası yapıştırarak örgütlenmeye çalışan bu anlayış ve bu anlayışın ürünü güç odakları üyelere baskı kurup dava açsalar da sendikalı arkadaşlarımız bu davalardan beraat etmiştir.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi herkes beklerken, yani ne olup bitecek ona göre safımızı belirleyelim derken, Konfederasyonumuz KESK darbeyi basından haber alır almaz ‘kurulduğu günden bu yana darbelere karşı olan KESK bu günde her türlü darbe girişimine karşıdır’ şiarıyla basın açıklamasını hem internet sitesinden hem de ulusal basın üzerinden kamu oyu ile paylaşmıştır.
15 Temmuz öncesi Cemaat denen örgütün silahşörlüğünü yapanlar Cemaatin organizasyonu olan Türkçe olimpiyatlarına arabalar kaldırarak insanları taşıyanlar, bu sözde olimpiyatlarda göz yaşı dökenler, bizler 40 yıldır bu cemaate ve bütün cemaatlere karşı mücadele ederken, bizleri eleştirenler sırf idari koltuk kapabilme kaygısı ile cemaatin ileri gelenleri ile sürekli yan yana görünüp, bu yapının yayın organlarını koltuk altına alıp okullara ve işyerlerine götürenlerdir. O nedenle onların bu gün yaptığı cemaat karşıtlığı hiç ve hiç samimi değildir.15 Temmuz sonrası sendikamız Eğitim Senden açığa alınan 10.400 (onbindörtyüz) üyemizin tamamı görevlerine geri dönmüştür. Fakat cemaat ve darbe karşıtı olduğunu söyleyen bu sendikanın yaklaşık 10.000(onbin) in üzerinde üyesi FETÖ terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile İHRAÇ edilmiştir. Sendikamız bu süreçte hukuksuz bir şekilde açığa alınan üyelerimiz için aylık 2 şer bin lira maddi destek sunarak üyelerimizin mağduriyetini ortadan kaldırmakla kalmayıp bir sendikanın üyesine nasıl sahip çıkması gerektiğini de göstermiştir.Ayrıca 2002 yılına kadar 18.000 (onsekizbin) üyesi olan bu sendikanın AKP nin iktidara gelişinden sonra üye sayısı hızla artarak 402 bine çıkmıştır. Kurulduğu günden bu 2002 yılına kadar 18.000 üye yapan bu sendika ne hikmetse AKP iktidarı ile üye sayısını inanılmaz olarak artırmıştır. Bu artış mücadeleci sendikacılıkla değil YANDAŞ sendikal anlayışla olmuştur. Çünkü: bu gün sadece ilçemizde değil ülkemizin tamamındaki okullarda müdür ve müdür yardımcılarının neredeyse hepsi bu sendikanın üyesidir. Dahası okullarda baskılarla çalışanları üye yapmaya zorlamakta üye olmayanların tayin, terfi gibi işlerinde zorluklar çıkarılarak üye olmaya mecbur bırakılmaktadır.
İlçemizde düzenlenen 1. Kitap fuarında KESK olarak açtığımız stand için Belediyeden bize bir davet gelmemiştir. Tam tersi biz Belediyeye başvuru yaparak stand açma talebimizi ilettik ve bu talep Belediye yetkilileri tarafından kabul edildi. Yani eğer isteselerdi bu sendikaya da stand yeri verileceğinden kuşkumuz yoktur. Ayrıca, bir eğitimcinin ve bir eğitim sendikasının kitaplar, yazarlar ve yayın evleri üzerinden ideolojik bir ayrım yapması ve kitap severleri kategorize etmesi doğru değildir.
Yine bu sendika elinde hiçbir delil olmadan başka sendikalar için yasa dışı örgütlerle bağı var iddiası tam anlamıyla hukuk skandalıdır. Onurlu kişiler ve onurlu yapılar iddialarını ispat etmekle mükelleftir.
15 Temmuz sonrası Konfederasyonumuz KESK hukuksuz mağdur edilen üyelerine sahip çıkarak hem maddi hem de hukuki destek sağlamıştır. Sendikası sahip çıkmayan mağdur olan diğer kamu çalışanlarına da yardımcı olunmaya çalışılmıştır. Çünkü sendika olmanın gereği budur. Yıllarca aidatını aldığınız üyelerinizi hiçbir yasal süreç işletilmeden mağdur edildiğinde yüzüstü bırakmak sendikal ahlak açısından doğru bir tutum değildir.
Bu gün okullardaki idarecilerin belirlenmesinde bu sendika direkt söz sahibidir. Sınavda alınan puanları hiçe sayarak yapılan sözlü mülakatta bu sendikanın üyesi olmak neredeyse ilk bakılan kriterdir. Ayrıca yüksek puan alan başka sendikaların üyeleri mülakatta bir yolu bulunup elenmekte, açılan ve kazanılan davalar da dikkate alınmamaktadır.
Sendikamız bu sendikanın sadece hukuksuz uygulamalarına karşı mücadele etmekle kalmayıp, bu sendikanın laiklik karşıtı tutumlarına karşıda mücadele etmektedir. En son eğitim şurasında Atatürk ilkeleri ve İnkılap Tarihi dersinin kaldırılmasını öneren, Zorunlu Din dersini 1. Sınıftan başlatmak isteyen bu sendikaya karşı sendikamız laik, demokratik ve bilimsel eğitimi savunmuş ve bu önerilerini geri çektirmiştir.
Ağızlarını her açtıklarında dini referanslardan bahseden bu insanların kul yaptıkları haksız ve hukuksuz uygulamalarla kul hakkı yemekte hiç tereddüt etmemeleri savundukları diğer konularda da ne kadar samimiyetsiz olduklarının en açık göstergesidir"dedi.