AK Parti grup başkanvekili Amasya Milletvekili Naci Bostancı Merzifon'da partililere seslendi. Bostancı konuşmasında hayır kanadından çok CHP'ne yüklendi.
Bostancı konuşmasında; "Anayasa görüşmelerinde Cumhuriyet Halk Partisi ile HDP değişmesin diye herşeyi yaptı. Şöyle bir şey vardı; bu geçerde halkın önüne giderse halk evet der oradan da geçer, öyleyse biz yapabildiğimiz ölçüde bunu engelleyelim diye düşündüler. Ama MHP ile AK Parti ortak bir Anayasa teklifi üzerinde anlaşmış, sayıları da 330’un üzerinde. Geçmemesi için gerilimi yükseltiriz, vekillerin üzerinde baskı uygularız, fotoğraflarını çekeriz, filmlerini çekeriz, kamerala kaydederiz, sürekli olarak Anayasa Mahkemesi’ne gitmek için veri toplarız diye hareket ettiler.Görüşmeler Meclis’te devam ederken gece 02.00 sularında 10 dakika ara verdik. Grup Başkanvekilleri olarak toplandık iki madde daha görüşüp oturumu kapatma konusunda ortak karar verdik.Salona girdik, görüşmeler başladı ve CHP grup Başkanvekili kürsüye çıktı konuşmasının sonunda kürsüyü koruma altına aldıklarını söyledi. Kürsüyü milletin vekili millete karşı koruma altına alıyor. Sanki oradaki milletvekilleri milletin temsilcisi değilde Dikmen Caddesi’nden aşağıya kim iniyorsa tutup ya kardeş şurayı doldurun deyip öyle doldurmuş. Eylemleri 7 dakika sürdü ve daha sonra milletin temsilcileri bu kürsü işgalcilerini oradan uzaklaştırdılar. Kürsüye el koyan, sürekli engel olmaya çalışan, sürekli gerilimi yükselterek ben acaba buna mani olabilirmiyim, milletin önüne giderse muhakkak geçer diyen kafa, milletten korkan kafa bütün hikayeyi özetliyor.Biz 2011 yılında Anayasa değişikliği için komisyon kurduk. İktidar partisi olmamıza rağmen Anayasa’nın herkesin katkısıyla oluşmasını istedik. Her partiden üç milletvekilinin komisyonda bulunmasını istedik. Komisyon kuruldu görüşmeler başladı. 60 madde üzerinde anlaşma sağlandı. AK Parti o zaman Başkanlık sistemi talep ediyordu. Doğru olan, demokratik olan herkesin fikrini ortaya koymasıdır. Yüzde 25 oy almış bir siyasi parti olan CHP dediki, başkanlığı tartışamazsınız, başkanlığı tartışırsanız bu Anayasa komisyonunu çalıştıramazsınız. Sen kendi teklifini Anayasa komisyonuna getiremeyeceksen neyi tartışacağız. Kimin ne getireceğine sen mi karar vereceksin. Beni millet seçmiş, üstelik de iktidar yapmış. Benim ne konuşacağımı kendisinde gören bir CHP. Bunların demokrasi anlayışı bu. Herkes istediğini konuşabilir CHP’nin kafasında olmak şartıyla, farklı mı konuşacaksın bu özgürlük değil. Bu CHP’nin kafası değişir mi, değişecek. Türkiye değişiyor, havaalanları değişiyor, binalar değişiyor bunlarında kafası değişecek.Anayasa Mahkemesi’ne gitmek için o kadar hazırlık yaptılar, 256 sayfa rapor hazırladılar, gitmekten vazgeçtiler. Anayasa Mahkemesi’mi değişti, üyelerimi değişti. Yoksa zaten Anayasa Mahkemesi’nin onu iptal etmeyeceğine ilişkin bir fikirleri sonradan mı oldu. Bu hazırlığı neden yaptınız, şimdi neden Anayasa Mahkemesi’ne gitmiyorsunuz. CHP şunu gördüki, bu memlekette sözün asıl sahibi millettir, milletten kaçış yok.2007 yılında Meclis, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanını seçti. Meclis normal yollarla Cumhurbaşkanı’nı seçemesin diye kriz çıkartılmak istendi. Neden, Çankaya kalesi düşmemeli. Çankaya kalesi deyimi 1961 Anayasa’sından geliyor. Cumhurbaşkanı devletin adamı olmalı. Allem edelim, kallem edelim Cumhurbaşkanı’nı dediğimiz gibi seçtirelim diye düşündüler. 2007 referandumuyla Cumhurbaşkanı’nı milletin seçmesi kayıt altına alındı.2014 seçimlerinde 2007 referandumunda milletin millet seçsin dediği kişi Cumhurbaşkanı oldu. Bir ülkede Cumhurbaşkanı’nı halk seçiyorsa, parlementoyu halk seçiyorsa, hükümette meclisin içerisinden çıkıyorsa buradaki sistemin adı yarı başkanlıktır. Bütün kitaplar böyle yazar. Biz fiilen yarı başkanlık sistemine geçtik fakat hukuken parlementer sistem diye bir sistem yürüyor. Biz resmen yarı başkanlık sistemine geçtik, bunu da oturup adam gibi Anayasa değişikliği ile birlikte yapalım. Sistem yarı başkanlığa geçmiş bunu da kitabına uydurman lazım. Bu anayasa değişikliği teklifi bütün bu tartışmaların neticesinde ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı sistemi AK Parti ile MHP’nin anlaşması neticesinde hayat buldu. Anayasa değişiklikleri herkesin anlaşması ile olurmuş, doğdu. Kaç defa denedik kardeşim anlaşamıyor. CHP, HDP, MHP, AK Parti ortak bir metin üzerinde anlaşamıyor. Ne yapacağız, oturup üzerinden asırlar geçmesini mi bekleyeceğiz. İnsanların anlaşması için iki yol vardır, birisi eline sobayı alır, anlaşın bakayım der valla hiç bu açıdan bakmamıştık der, biz anlaştık derler. 1961 Anayasası öyle yapıldı. Darbeyi yapanlardan birisi anlatıyor; Hukuk hocalarını çağırmışlar, bize bir anayasa lazım demişler. Hocalarda efendim nasıl bir anayasa istiyorsunuz demişler. Yahu sen hocasın, bu memlekete nasıl bir anayasa lazım olduğunu sen söyleyeceksin. Hocada gözünü açtığında görüyorki sopa adamın elinde. Bu dört parti anlaşamaz. Dört yıl görüştüler bir takım maddeler üzerine anlaştı. Onların üzerine anlaşmasa da olurdu. Siyaset mümkünün sanatıdır. Usulen, hukuka göre 330’un üzerinde sayıyı bulduğunda Anayasa değişikliğini halka götürebiliyor musun? Evet. Keşke herkes anlaşsalardı ama anlaşamayınca anlaşanlar bunu yapar. CHP ile HDP’nin sayısı 330’un üzerine çıksa, halktan da destek görseler inanın şimdi bizim başka anayasamız olurdu. O zaman onlar, ya siz neden anlaşmıyorsunuz, anlaşana kadar bekleteceğiz demezlerdi. Siyaset mümkünün sanatıdır, bugünkü mümkün olan da bu anayasa değişikliği.Bu anayasa değişikliğinin, milletin önüne gitmesinin en temel sebebi, Türkiye’nin milli birliği, bütünlüğü, bir arada yaşayabilmemiz, ortak kader ve gelecek istikametinde bu ülkeyi götürebilmemiz. Irak, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, Libya, Tunus bütün buralarda büyük bir kaos var. Balkanlar, Kafkaslar, bütün bu bölgeler istikrarsız bölgeler. Küresel güçler dünya üzerinde yeni dönem bir egemenlik kurmak istiyorlar. Türkiye’de istikrarsızlığa açık bir coğrafya. Allah’a çok şükür, Türkiye’de bütün oyunlar denendi hiçbiri tutmadı. Bizim de farklılıklarımız var. Ama çok sağlam bir geleneğimiz, sağlam bir medeniyet müktesabatımız var. Bütün farklılıklar sonuçta ortak vatan olduğunda kollarını sonuna kadar açıyor herkesi kardeş diye kucaklıyor. Biliyorlarki, bizim dostumuz, farklılıklara rağmen, aynı gökkubbe altında, aynı toprağın üzerinde, beraber soluk alıp verdiğimiz kaderimizin ortak olduğu bu insanlar. Alevi – Sünni kardeş, Kürtle – Türk kardeş, çünkü kaderimiz ortak.Bu değişiklikle, istikrarsız siyasete, koalisyonlara fırsat vermeyeceğiz. Bu ülkede insanların güvenerek yetki verdiği kişi kursun hükümetini tek başına beş yıl alsın götürsün. Yanlış yaparsa millet defterini dürer, doğru yaparsa yola devam et kardeşim der. Doğru olan bu. Siyaseti istikrarsızlıktan, birbirine tekme atarak ülkede istikrarsızlık yaratacak siyasi iktidarlardan, küresel güçlerin iştahını kabartacak karışık durumlardan kurtaracak olan bu sistemdir. O yüzden milletimiz bu sisteme evet derken, aslında istikrara, Türkiye’nin ortak kaderine, bu milletin geleceğine, milli birlik kucaklaşmasına demiş olacak. Keşke dünyada hiç sorun olmazsa. Ülkelerde hiçbir problem yaşanmasa ama oluyor. Türkiye’nin bu sorunlara karşı mukabelesi sağlam siyasi iktidarlardır.Diyorlarki, ya delinin birisi işbaşına gelirse. Ya kardeşim bu millet neden deliyi işbaşına getirsin. Millet delimi. Millet kimin ne olduğunu, kafasının nasıl çalıştığını, memlekete ne yapıp yapamayacağını bilmiyor mu? Allah’a şükür 1946’dan beri seçim oluyor. Hiç delinin birisi işbaşına geldi mi? Öyle ya da böyle yaptığı işlerden dolayı eleştirildi. Ama milletin aleyhine olan hiçkimse işbaşına gelmedi, gelmez de. Millet buna izin vermez.CHP’liler hayır derken, anayasa paketinin içeriğini bilmiyorlar. İçeriği öyle güzel yazılmış ki. Bilenler sarayı geri getirmek istiyorlar diyemez ama içeriğini bilmezse sallar. 1923’de saraydan alınan emaneti tekrar saraya verecekmişiz. İçeriğine girersen bu bir yalan, girmezsen kara propaganda. Cumhurbaşkanını millet seçiyor mu, seçiyor. Hoşuna gitmezse beş yıl sonra geri çağırabiliyor mu çağırabiliyor. AK Parti’yi bu millet seçti. AK Parti’yi millet geri çağırdı da olmaz mı dedi. Sen daha iyisini yap işbaşına gel. Daha iyi yapacağını, yöneteceğini söyleyen iş başına gelir, daha iyi gevezelik yapan değil. AK Parti iş başına geldiyse, bu millet bunca sene Recep Tayyip Erdoğan’ı sevdi ve seçtiyse sonuçta bu milletin kalbine dokunduğu için, bu milletin sesi olduğu için. Millet, Recep Tayyip Erdoğan’da, AK Parti’de kendi özlemlerini ve arzularını gördüğü için bu sonuçlar oldu.Herşeyi tek adama veriliyormuş. Şuanda yetki kaç adamda, iki adamda. Bütün üst düzey kamu görevlileri üçlü kararname ile atanır. Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı. Bakan zaten Başbakan’ın gerek gördüğü şeyi yaptığı için onu bir kenara koyuyoruz. Geriye Başbakan ve Cumhurbaşkanı kalıyor. Zaten biz bunlar anlaşamazlarsa kriz doğuyor dye Cumhurbaşkanlığı sistemi diyoruz. Anlaşamadıkları olmuyor mu oluyor. En kötü karar, kararsızlıktan iyidir. Sanki mevcut sistemde 80 milyon oturup karar alıyorda, biz onu kaldırıp bir kişiye veriyoruz. Öyle bir izlenim yaratmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı’nı halk seçmiş, Başbakanı da halk seçmiş. Kimin dediği olacak. Diyorlar ki Recep Tayyip Erdoğan kendisi için bu sistemi istiyor. Şuanda Cumhurbaşkanı’nı Yüce Divana göndereceğiz deseniz gönderemezsiniz. Değişiklikten sonra Meclis’teki saft çoğunluğu sağladığınız zaman soruşturma açtırabiliyorsunuz. Kendisi için istese ağrımayan başını niye ağrıtsın. Tayyip Bey’in derdi kendisi değil, millet. Milletle bağ kuramayanlar, bağ kuranlara çamur atıyorlar. Ama milletin aklının ve gönlünün temsilcisi olanlara çamur atmak, aynı zamanda millet tarafından kendisine çamur atıldığı hissi uyandırıyor.İnşallah bu anayasa değişikliği teklifimiz milletimiz tarafından evet denilerek yürürlüğe girecek. Türkiyemizin önü açılacak. Türkiye’nin birliği, kardeşliği, ortak geleceği adına güçlü bir hükümet sağlanacak, kesinlikle demokrasi ve özgürlükler güç kazanmış olacak. Yasama, Yürütme, Yargı mevcut konumundan çok daha iyi hale gelecek. Ben mecliste görev yapıyorum. Yürütme neyi isterse yasama onu yapar. Eğer biz kabul edersek muhalefetin önergesi lütfen geçer, eğer biz evet dersek gensorusu geçer. Bunlar sistemi de tam anlamış değiller, kendi kafalarına göre konuşuyorlar. Merzifon’da hayır demeyi düşünen arkadaşlar varsa neye hayır dediğini görsün. Sadece havada uçuşan kara propaganda laflarına bakarak davranmasın. Bu onun vatandaşlık sorumluluğudur. Neye hayır dediğini bilmeden sadace üç beş tane lafa bakarak hayır demek vatandaşlık hukuku ile bağdaşmaz"dedi.