Vekil Karahocagil yapmış olduğu açıklamasında; “Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden tam 100 yıl yani bir asır geçti.

Tabii Cumhuriyet kurulu kurulmaz, demokrasinin kural ve kaideleri hemen uygulanamıyor, uygulanamadı da.

27 yıllık bir tek Parti dönemindeki seçimler açık oy, gizli tasnif gibi demokrasi dışı uygulama ile geçirildi.

14 Mayıs 1950 seçimleri ile Adnan Menderes “Yeter artık! Sözde, kararda milletin.” diyerek girdiği seçimlerde,487 milletvekilinin 408'ini alarak “söz milletin” söylemini gerçekleştirmiş oldu.

AK Parti iktidarına kadar, Müslüman Türk milleti kanlı ve acı bedeller ödedi.

Birçok darbenin muhtıranın muhatabı oldu, tehditlere, fişlenmelere, zulümlere maruz kaldı.

Askeri vesayetin işaret ettiği isimler başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu.

2002 yılına kadar,75 yılda 60 hükümet kuruldu. Yani ortalama her hükümet 1 yıl 2,5 ay görev yapmış oldu.

Böyle sık sık hükümet değişmesi kime yarıyordu, elbette hırsızların, soysuzların, aç gözlülerin işine geliyordu.

Millet olarak sormamız gerekmiyor mu?

AK Parti, lideri Recep Tayyip Erdoğan ile iktidara geldikten sonra aynı bütçe ile 20 yılda 80 yılda yapılan yatırımları, hizmetleri katbe kat misli misline ülkeye kazandırmasını ne ile izah edebiliriz.

Elbette bütçe aynı, toplanan vergiler aynı olduğuna göre 30 bin kilometre duble yol, 650 kilometre tüneller, dünyanın en büyük köprüleri, dünyanın en büyük barajları, gölleri, göletleri, Cumhuriyet tarihinde yapılan toplulaştırmaları misli misline katlama, savunma sanayinin %80 millileştirilmesi, daha nice nice projeler, yatırımlar, hizmetler…

Bunlar ne ile yapıldı? 2002'deki bütçenin aynısıyla… demek ki,

2002 öncesi Türkiye Cumhuriyeti bütçesi bu ülkeye, bu millete, bu devlete yatırım olarak dönmüyormuş…Kaçaklar varmış, hırsızlar varmış, hırsızlamalar varmış.

Demek ki, 2002 öncesi hükümetlerin çoğusu “tavşana bak tavşana” derken, laiklik elden gidiyor, Cumhuriyet elden gidiyor derken, asıl bu milletin toplanan vergileri, devletin gelirleri bir yerlere gidiyormuş. Birileri zıkkımlanıyormuş.

Birileri bankalar aracılığı ile çalıyormuş.

Tabii CHP azcık rüzgârı arkasına aldıysa, her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, her türlü siyasi kayırmaları kendine hak görüyordu.

Bakanlık dağıtmak, milletvekilliği dağıtmak, milletvekili satın almak, kumar borçlarını ödemek eğer CHP'nin işine yarıyorsa doğru ve haktır, başkası yapmasa da yapıyor sanır, kıyameti koparırlar. Onlar da yalan bol, iftira bol, tezvirat bol da bol.

CHP'nin bir diğer yapısı, her olaya kendi penceresinden bakar olmasıdır.

Gerçekleşen projelere, yatırımlara bakar, düşünür, “biz olsak nasıl yaparız?” diye, sonra kıyameti koparır, çalıyorsunuz, kaçırıyorsunuz, hırsızlar…

6+1 masa nihayet, yıpranmasın diye bir yıldır sakladığı, gizlediği adayı açıkladı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.

Fakat Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabul ettirebilmek için uyguladığı yöntem, rahmetli Bülent Ecevit'in 1977 yılında bakanlık dağıtarak zoraki kurduğu hükümet sisteminin bir şekliydi.

Yani tarih tekerrür ediyordu.

1977 seçimlerinde rahmetli Ecevit %41 oy ile birinci Parti olur, hükümeti kurma görevi verilir ancak kuramaz.Çünkü 12 vekil eksiktir.

Azınlık hükümeti kurar, güvenoyu alamaz, istifa eder,21 Temmuz 1977'de 2.Milliyetçi Cephe hükümeti kurulur, 6 ay sonra CHP tarafından hükümet düşürülür ve Güneş Motelolayı vuku bulur.

Ecevit ihtiyacı olan 13 milletvekilini Adalet Partisi’nden ayartır, hepsine bakanlık sözü verir ve hükümeti kurar.

Bu hükümet 7 ay içinde kurulan 3.Hükümettir.Ulufe olarak dağıtılan bakanlıklarla kurulan bu hükümette sadece 2 yıl dayanır.

1979 yılında Ecevit istifa etmek zorunda kalır, rahmetli Demirel sağcı partilerin desteği ile 10 ay sürecek hükümeti kurar.

Bu arada milleti kandırma adına 6+1 masanın proje olarak sunduğu parlamenter sistemin yanlışlıklarını da anlatmış oluyorum.

Ve yıl 1980. Mart ayında cumhurbaşkanlığını TBMM seçmek için turlara başladı.

5,5 ay, 114 tur devam eden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde meclis, Cumhurbaşkanını seçemez, 115. turun yapılacağı gün 12 Eylül 1980 sabahı millet tank sesleriyle uyanır.

Her gün 30-40 tane sağdan-soldan gençler ölürken, birden kesilir, anarşi biter.

Askeri vesayet sadece koltuk uğruna, mevki-makam uğruna binlerce gencimizin ölümüne göz yummuş ihtilali yapan milli güvenlik konsey Başkanı Kenan Evren sonradan, “bir sağdan bir soldan astık” gibi insanlığa sığmayan bir açıklama yapmıştır.

“Şartlar oluştuğunda, darbe yapmak meşru bir haktır.” zihniyetinden gelen, 100 yıl boyu yenemediği iktidarı devirmek, koltuk-mevki-makam kapmak için orduyu göreve çağıran bu anlayışın parlamenter sisteme dönüş hevesini pek tabii anlıyoruz.

14 Mayıs'taki seçimde Sayın Kılıçdaroğlu demokrasinin güzelliklerini değil, tarihi tekerrür ettirmek için cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarını, bakanlıkları, bakan yardımcılıklarını hatta genel müdürlükleri ulufe gibi dağıtarak, tarihte yine beddua ile anılacak çirkinliğe imza atacaktır.

Fakat bu millet geçmişinden ibret alacak ve bu çirkin tarihi tekerrür ettirmeyecektir. 20 yıl durmadan harıl harıl çalışan, gecesini gündüzüne katan, 20 yılda -80 yılda yapılan hizmetleri misli misline katlayan, hayalimiz Ayasofya-ı Kebiri tekrar ibadete açan, hayalimiz Taksim’e camii yapan, Karabağ’ı Ermenilerden geri alınmasında büyük rol oynayan,

Kıbrıs'ta kapalı Maraş'ı açan, sayılamayacak çok hizmeti, ülkeye, millete sunan dünya liderini bu büyük millet bırakmayacak.

Sağcısıyla-solcusuyla, alevi-sünnisi ile türkü-kürdü, çerkezi- gürcüsüyle,sen ben yok, biz varız Türkiye yüzyılı var diyerek,

14 Mayıs'ta Recep Tayyip Erdoğan'ı tekrar bu büyük milletin başına, başkomutan olarak seçecektir.

Sözlerime son verirken, ellerin semaya, dillerin duaya, gönüllerin Mevla’ya yöneldiği

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu günahlardan kurtuluş olan mübarek Ramazan ayımızın, milletimize ve ümmete hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyor, saygılar sunuyorum’ dedi.