Ülke fakir. Kadınlar üç kuruşla mutfak çevirmeye çalışıyor. Öğrenciler parasız, üniversite mezunları işsiz. Emekliler elini, belini sıkarak nefessiz yaşıyor. Geçim sıkıntısı had safhada. Çaresizlik, çözümsüzlük içinde halkın çoğu açlık sınırında yaşıyor…. da;
Bunca ahali, tüm güney otellerini dolduracak parayı nereden buluyor?
Yurt dışı turları, erken rezervasyon ışıltısı ile nasıl bunca talep görüyor?
Yunanistan adalarında sezonluk yazlık ev kiralama modası nasıl bunca yayılabiliyor?
Önümüzdeki tüm bayramlar ve tatiller nasıl programlanarak –taksitle dahi olsa- nasıl ödendi?
Büyük İllerin her noktalarında yükselen ultra- mega- super- müper yapılardaki 500-700- 900 bin liralara leblebi gibi satılan nohut oda bakla sofa evleri kimler alıyor?
Gecekondu dışında kalan konut kira aralıkları 800-1500 lirayken, işsiz güçsüz, ya da emekli insanlar kira bedelini karşılamak için nasıl bir formül buluyor?
Alım gücü düşük bir ülkede, adım başı AVM ler nasıl açılıyor? Özellikle hafta sonları, hangi insan profili, buralara akarak, alışveriş arabalarını patlayana kadar doldurabiliyor?
Umreye giden milyonlar, bu parayı nerden buluyor? Onlar bu parayı Arap yarımadasına bırakırken, Türkiye’de geri kalan aile bireyleri hangi koşullarda ve ne tür bir gelir ile geçiniyor?
Bir çok kırsal kökenli, mektepsiz müteahhit, her çocuğuna bir kat vermek üzere, bir bina inşa ederken, hangi gecekondu affından yararlanmış ya da hangi kalitede yap-sat’tan nemalanmış oluyor?
Genç; hatta orta yaşa gelmiş kız- erkek çocukların iş bulamadığı için ailesiyle birlikte oturduğu, kendilerine bir düzen kuramadığının örnekleri çok çoğaldı. Bu durumda emekli veya dar gelirli aileler bu yükü nasıl omuzlayabiliyor?
İş bulamadığını söyleyen genç evde oturuyor. Pazarda, benzincide, otoparkta, restoranda çalışmak; boş duracağına limon satmak onun ‘tarzı’ ile uyuşmuyor. O halde ana- baba harçlığı ile bu yüksek standartı nasıl yakalıyor?
Bunca ‘son –en son’ model cep telefonu bunca fakir fukara öğrencinin gencin cebini nasıl süsleyebiliyor?
Diz boyu orta hallilik içinde yazlık evi olmayan yok gibi. Çok lüks olmasa da, bir çok Türk ailesi, deniz kenarındaki ikinci konutunu çoktan aldı. Dağ taş yazlık ev doldu. Bu evler yalnızca üç-dört ay işgal edilip sekiz ay boyunca atıl kalıyor. Finansal değerlendirme açısından bu ‘boşa gidişin’, ailenin hayat geçimine bir engel teşkil etmemesi parasal bir sıkıntının olmadığının göstergesi değil mi?
Demek ki ekonomik bir sıkıntı yok.
Halk demek ki timsah gözyaşları döküyor