Hem transferde, hem de sahada kırmızı-beyazlı ekip şampiyon olmak istiyorsa; büyük oynamak zorunda.
Fazla söze gerek yok diye düşünüyorum.
Zaten her zamanki gibi en son söylenecek lafı en başta söyledim.
Taraftarın istediği banko oynayacak dört transfer şart.
Alınacak oyuncular oynayacaksa alınmalı; bir dahaki sezonu da düşünerek, Süper Lig oyuncusu alınmalı.
Öyle; kulübede bekleyecek, yandan destek verecek oyuncuya Samsunspor’un ihtiyacı yok diye düşünüyorum.
Ne dersiniz?
Unutulmamalı ki; kaliteli futbol kaliteli oyuncularla oynanır.
Yani; ne kadar ekmek o kadar köfte misali.
***
Samsunspor’un ve taraftarın beklentisi ne mi?
Koşan, basan, araya pas atan, asist yapan zeki bir orta sahaya ihtiyaç var.
Sol bek alınmalı, kaliteli biri olmalı.
Banko oynayacak bir oyuncu olmalı.
Bu oyuncuları alırken de geçen sezonda ve önceki sezonda yapılan transferler gibi hareket edilmemeli.
İnce eleyip sık dokumalı.
Başarı ayrıntılarda gizlidir.
Umarım; bu kez transferde ıskalanmaz.
Zira; yapılacak bu devre arası transferleri Samsunsporu şampiyonluğa taşıyacak.
Onun için; oyuncuların ‘CV’lerine iyi bakılmalı, oynamayan oyuncu asla alınmamalı, sakatlıklara da dikkat edilmeli ve bilindik oyuncu transfer etmek en akıllıca olsa gerek.
Evet, Samsunspor’da sokağa atılacak para yok.
Transferlerde de Hüseyin Eroğlu’nun istediği oyuncuları almanın daha doğru olacağına inanıyorum.
Transferi hocaya ve ekibine bırakmak en doğrusu…
Geçmişte Samsunspor transferlerden çok zarar etti.
Sütten ağzı yanan bir Samsunspor var.
Bu nedenledir ki; yoğurdu üfleyerek yemek en doğru olanıdır.
İşi bu kez ehline Eroğlu’na bırakmalı.
Başarı da başarısızlıkta hocanın değil mi?
Bu hakkı hocaya vermeli Samsunspor yönetimi.
Öncelik Eroğlu’nun istediği oyuncular olmalı.
Aksi halde; yine transferde hüsran yaşamakla kalmayız; koca bir sezonu da heba etmiş oluruz.
Aman ha aman!
Şampiyonluk gider şampiyonluk!
Ucundan yakalamışken, herkes ve her kesim havaya girmişken, sakın ha sakın transferde çuvallamayalım.
Zincirin halkalarından birinin kopması demek, her şeyin bittiği anlamına gelir ki; bunu da hiç kimse bu saatten sonra içine sindiremez.
Hataya yer yok!
Sıfır hata, sıfır tolerans olmalı.
Ve; böyle adımlarımızı atmalıyız.
Testi kırılmadan yazayım dedim.
Testi kırılınca yazan ve akıl veren çook çıkacaktır!
Öyle değil mi?