Her ne kadar tarih tam anlamı ile netleşmemiş olsada tüm Türkiye en geç mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi için sandığa giderek yeni dönem için oy kullanacak.

Bizde seçime en fazla beş ay kala

-Memlekette durum nedir.?

-Seçmen ne yapıyor.?

Sorularına kendi çapımızda cevap bulmak adına düştük yollara..

Daha çok gazeteciliğin verdiği merakla caddelerde dolaşan, parklarda oturan vatandaşlarımızın yanına yaklaşıp gazeteci olduğumuzu ve izin verirlerse kendileri ile çok kısa sohbetler etme talebimizi iletiyoruz.

Geçtiğimiz dönemlerde vatandaş bu talebe kolay kolay “Evet” demezdi, ancak son bir aydır kimin yanına yaklaşsak bir tamamı zemberekten boşalmış gibi başlıyor dertlenmeye.

Akşam saatlerinde televizyonun karşısına geçip herhangi bir haber kanalını seyretmeye başladığınızda genellikle vatandaşın anlamakta zorladığı ortada daha çok rakamların dolaştığı birazda taraflı propaganda kokan söylemler ile karşılaşırsınız.

Ancak bizim konuştuğumuz vatandaşların nerede ise tamamı sadece ve sadece konuşmalarını ekonomi ile başlayıp pahalılık ile sona eriyor.

Gündüz saat 10.00 gibi bir ekmek fırınının önünden geçerken burnumuza gelen mis gibi simit kokusunu duyunca bir adım geri gittik ve fırının kapısından içeriye girdik.

İki tane bizim için ikişer tanede yanımızdaki vatandaşla için olmak üzere toplam altı simit istedikten sonra “Borcumuz ne kadar.?” diye sorduğumuzda kasadaki görevli “-dün alsaydınız 36 lira verecektiniz, bugün zam geldi 42 lira vereceksiniz, yani sizin anlayacağınız simit dün altı liraydı bugün yedi lira oldu, Sıcak simitler size afiyet olsun” cevabını verip bizi uğurladı.

Yanımızda bulunan ve daha 15 dakika önce tanıştığımız vatandaşlar “-Gazeteci bey deminden beri size anlatmaya çalıştığımız gibi bizim sıkıntımız ekonomi ve olağanüstü pahalılık fiyat etiketleri bırakın günlüğü nerede ise saat başı değişiyor ne yapacağımızı şaşırmış vaziyetteyiz, bir gazeteci olarak lütfen içerisinde bulunduğumuz bu sıkıntıları yetkililere iletin” diye ricacı oldular.

Siyasetçi kendisine hak gördüğü sebepler dolayısı ile asıl gündemi başka noktalara doğru çekebilir, bunun içinde kendisine yakın gördüğü medya kuruluşları üzerinden yapabilir ama bütün bu yapılanlar hiçbir şekilde gerçek gündemi değiştirmeye asla yetmiyor.

Böyle bir noktada birbirinden bağımsız yerleşim merkezinde yaşayan yine birbirinden ilgisiz çok sayıda vatandaşımız açısından meseleye baktığımızda seçim sonucunu etkileyecek tek gündem maddesinin sadece ve sadece ekonomi olacağını söylememiz gerekiyor.

Bize inanmayan varsa bizimle birlikte birkaç gün halkın arasına karışsınlar onların karşı karşıya kaldıkları problemleri ve o problemlerden kurulmak adına verdikleri mücadeleyi yakından görsünler.

Bizi çok iyi anlayacaklardır.