Son dönemlerde esnaf sattığı malı yerine koyamamaktan bordrolu kesim ise artık hiçbir ihtiyacı karşılamaktan uzak maaşların azlığından şikayetçi.
Gazetede acil işlerimizi bitirdikten sonra piyasanın durumunu öğrenmek ve yorumlamak adına mutlaka tanıdık birkaç esnafa uğruyoruz, kapıdan girer girmez “-Hayırlı işler bugün nasıl durumumuz.?” diye sorar sormaz büyük oranda aldığımız cevap “-bu saat oldu henüz siftah yapmadık” şeklinde oluyor.
İşler esnaf kesiminde bu şekilde iken bordrolu olarak çalışan kesim ile bir ömür çalıştıktan sonra emekliliği hak etmiş milyonlarca insanın içler acısı durumu daha fazla irdelenmeye muhtaç gibi duruyor.
Yeni yılın gelmesi ile birlikte eldivenden merdivene kadar olan her türlü ihtiyaç malzemelerine bilindiği gibi en az yüzde 122 zam yapıldı, ÖTV’den MTV’ye, Pasaport harçlarına, temel gıda ürünlerine , araç muayene istasyonlarına, aracı olanların kasko ve sigortalarına kadar zam gelmeyen hiçbir ihtiyaç kalmadı.
Bir hafta önce yüz liraya aldığımız bir ürünü bugün en az 122 liraya aldığımız bir süreçte emeklilere önce yüzde 15 sonra yüzde 25 zam yapılması bizim memlekette işlerin nasıl çığırından çıktığına en iyi örnek olsa gerek.
Dün sabah saatlerinden itibaren TUİK tarafından enflasyon oranlarının açıklanması ile başlayan şikayetler gün boyu sürdü akşam saatlerine kadar devam etti.
Vatandaş her ne kadar TÜİK’in enflasyon ile ilgili rakamlarını beklese de artık geleneksel hale gelen “ Ne zaman çalışanlara ve emekliye zam yapılacak olsa o ay TÜİK rakamları az gösteriyor, bu seferde öyle olacak” şeklindeki görüş bu seferde değişmedi.
2023 yılı itibarı ile emeklinin maaşına yüzde 25 zam yapıldı, Normal şartlarda yüzde 60 yada yüze yüz zam yapılsa bile piyasa şartlarına yetişmeyecek olan emekli maaşları “devede kulak” bile olamadı.
Bırakın il merkezlerini orta büyüklükte bir ilçe merkezinde bile hacim olarak fazla geniş olmayan bir dairenin aylık kirasının bile en az 3-4 bin lira olduğu bir süreçte yapılan maaş zamlarının sadece kiraya, elektrik-doğalgaz ve su gibi ihtiyaçlara bile yetmesi zor gibi görünüyor.
Fiyatların hemen her sektörde kontrolden çıkması yapılan yada yapılacak maaş zamlarını da etkisiz bir hale getiriyor, “Maaşlara da zam yapılmasın piyasadaki ürünlerde zamlanmasın” şeklindeki görüşünde artık bir geçerliliği kalmadı.
Kiracı ev sahibinin kirayı yükseltmesinden korkuyor, Ev sahibi yanındaki kiracının 3 bin lira verdiğini duyunca kiracısının da kirayı o noktaya yükseltmesini istiyor ortaya da can sıkan tartışmalar ve kavgalar çıkıyor.
Piyasada var olan kontrolsüzlük kendisini artık iyiden iyiye hissettirmiş durumda, Ayın sonunu getiremeyen milyonlarca çalışan ve bir o kadarda emekli hayatlarını bundan sonra nasıl devam ettireceklerinin yolunu arıyorlar ama çözüm yok.
Bütün bu olumsuzlukların nedeni tahmin edileceği gibi siyaset, Pandemi ile başlayan istikrarsızlık o gün bu gündür bir türlü giderilemeyince hep var olan ancak sürekli halı altına süpürülen sorunlar artık saklanamaz duruma geldi.
Türkiye’nin seçim sathına girdiği şu günlerde oy alabilmek uğruna var olan tüm düğmelere basılmasına rağmen vatandaşın her geçen gün artan memnuniyetsizliği de önlenebilecek gibi değil.
Hepimizin severek dinlediği “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” türküsünde özne olan soğana bile şu sıralar güç yetmezken nasıl dünyanın kıskandığı bir ülke olacağız.?
İşin doğrusu bizde anlayabilmiş değiliz.