Bilindiği gibi Dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun referandum için oy toplamak amacıyla Türk vatandaşlarla yapması planlanan toplantı, Hollanda yetkililerince engellenmiş, ülkeye girişine izin verilmemişti.11 marttaki ( dün) son gelişme de, Aile Bakanı Fatma Betül Sayan’ın, Rotterdam Türk elçiliği önünde Türklerle yapacağı konuşmanın engellenmesi olmuştur. Rotterdam valisi, Fatma hanımın ülkeye girdiği yerden eskortla geri döndürülmesi talimatını vermiştir. Dutch News da yer alan yazıda, Erdoğan’ın çok sinirlenerek ülke için ‘nazi artığı, faşist demesi üzerine başbakan Mark Rutten’ın, onun, nazi kelimesini bir hafta ikinci kez kullandığını vurgulayarak : ‘’Sınırı çok aşan , delice bir yorum’’ dediği belirtilmiştir.Bir bakanımızın, normal ilişkiler içinde olunan bir ülkeye girişine engel konmasının, hangi ölçülerde skandal -ya da daha kaba deyimle rezalet- sayılacağı; Hollanda hükümetinin bu engelinin, politika kuralları çerçevesinde hangi kriterle içinde saygısızlık olarak değerlendirileceği benim bilgimde değil. (Bunu diplomatlara ve uluslararası ilişkilercilere bırakıyorum). Türkiye ve Türkler olarak, yabancı ülkelerin bu ve benzeri tavırlarını hak edip etmediğimiz ise birkaç kitaplık bir konu…Öte yandan, daha dumanları tüten bir siyasi kriz varken, Aile Bakanı Fatma hanımı da, hiçbir şey olmamış gibi, arabasına bindirip Hollanda’ya yollamanın yerinde olacağını kim düşündüyse de … Pes!Hollanda’nın tavrını yakışıksız olarak nitelesek bile, sözsel olarak, dünya önünde bir Avrupa ülkesi hakkında ‘’nazi artığı, faşist’’ deyimleri kullanmak ne derece doğrudur? Hiddetini dizginlememek, kendi vatandaşına hitap ederken kullandığın sansürsüz üslubu el alemin ülkesi için kullanmak, pek akla yatkın bir diplomasi gibi görünmüyor. Haklıyken haksız duruma düşmenin dik alası, kazançtan çok kayıp demektir. Uluslararası politika dilinde kınamanın, da bir ölçütü vardır herhalde.Erdoğan’ın hiddetinin altında, Avrupa ülkelerinin perde gerisinde, Türkiye’deki başkanlık sistemine sıcak bakmadığı ve bu nedenle referandum için oy toplanmasına engel olunduğunu fark etmesi yatıyor olabilir.Kendisinin Avrupa nezdinde, ülkemizde hissettiği önemde ve değerde bulunmamasına içerlemiş olabilir.Türkiye’de olduğu gibi uluslararası platformlarda da sergilediği ‘sen kim oluyorsuncu’ sert tutumun ve çekincesiz söylemlerin yerini bulmadığına ve onları hizaya getirmediğine kızmış olabilir.Her şey olabilir.