Dikey mimariyi, betonu, çok katlı evleri, geniş salonları, bilmem kaç artı evleri çok seven bir milletiz. Dışı janjanlı içi kalitesiz binaları da seviyoruz. Hangimiz yaşadığı binanın kaç şiddetinde depreme dayanıklı olduğundan emin.

Oysa deprem bizim yaşadığımız coğrafyanın en önemli gerçeği, sürekli kendisini hatırlatıyor, sadece biz “bize bir şey olmaz, Allah korur” diyoruz.

Allah korur elbet fakat akıl bilim, ilim ile hareket etmek gerekiyor. Deprem uzmanları sürekli depremleri anlatıyor ve nerede risk var açıklıyor, bizler dizi izler gibi izliyoruz onları.

Bina yönetmelikleri ile yapı denetim sistemi, depreme uygun konut, zemine uygun yapı nerede var? Tüm dere yataklarına gökdelen yapıldı. Binalar bol sıfırlı rakamlara satıldı, bol sıfırlı rakamlara kiraya verildi. Ovalara tarım, yüksek kayalık yerlere bina yapılır! Tüm ovalar, sahilde kumluk alanlar bina dolu. Tarla, arsa sahibi memnun, müteahhit memnun, alan müşteri de memnun. Devlet de imara açıyor buraları!

Demek ki bu tarihten sonra bir daha böyle bir acı yaşamamak İçin millet olarak şu beton aşkımızdan vaz geçip, daha küçük çelik konstrüksiyon, ahşap, prefabrik vs. Gibi konutlara yönelmemiz, depreme dayanıklı küçük, güvenli evlerde yaşamamız gerekiyor.

Kimse sadece devleti suçlamasın! Devlet zorla konut yaptırmıyor, sattırmıyor! Biz koşarak gidip o binaları dünya paraya alıyoruz!

Demek ki yeni bina da sağlam DEĞİL eğer zemin, malzeme, yapı uygunluğu yeterli değilse!

Ne yapalım bu saatten sonra hepimiz ovalara kıl çadır mı kuralım? Dediğinizi duyar gibiyim. Depremde o çadırlara muhtaç olmamak İçin önce düşünce sistemimizi değiştirmemiz sonra da yaşama sistemimizi topyekün değiştirmemiz gerekiyor.

Biz kıpkırmızı bir deprem kuşağında yaşıyoruz! Ne zaman hangi şiddette bu faylar kırılacak belli değil, belki bir saniye sonra belki yıllar sonra fakat gerçek diyor bilim insanları zamanı gelince kesinlikle faylar kırılacak! Yok sayamayız, yokmuş gibi yaşayamayız!

Sadece dua ederek ve birilerini suçlayarak yaşayamayız! Hepimiz bir suç varsa bu önlenemediği için de suçlu DEĞİL miyiz?

10 ilde binlerce yeni, eski bina yıkıldı veya hasar gördü , Bu kadar büyük bir depreme aynı anda müdahale hiç kolay değil, üstelik birde ağır kış koşulları var. Enkazda imdat bekleyen canlar var, uzaktan dua ediyoruz onlar İçin, Rabbim yar ve yardımcı olsun. Yaralılara acil şifalar diliyorum.

Elimizden ne geliyorsa bizim için küçük, ihtiyaç sahibi için büyük olan Ne yapabiliyorsak yardım edelim. Bir bardak temiz su Ne kadar ucuz, su yoksa o su altın değerinde, bir dilim ekmek bir can doyurur.

Biz kendi yaralarını kendisi saran, bu durumlarda, acıda, afette tek yürek olan bir milletiz, bunun üstesinden geliriz. Yeter ki o canlar kurtulsun.

Sözün bittiği yer, kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Rabbim yar ve yardımcı olsun, bugünlerde hepimizin boğazı kırk düğüm, yüreklerimiz pır, pır, gözümüz haberlerde, dudaklarımızda dua ile

kolumuz, kanadımız kırık serçe gibiyiz.

Depremden etkilenen her can İçin dua ediyoruz, Gün siyaset günü değil, gün yaraları sarma günü, sonra her durum konuşulur, yazılır...