Muhtemelen orta okul ikinci sınıf öğrencisiydik, yaz tatili başladığında  bizden küçük iki kardeşimizle birlikte İstanbul’da çalışan bir akrabamıza 3-4 günlüğüne misafir olmak adına misafirliğe başladık.

Akrabamız şu sıra hepimizin bildiği binlerce insanın çalıştığı dev bir sanayi kuruluşunda çalışıyor kendisi eşi ve 5 çocuğu ile birlikte hayat mücadelesi veriyordu.

Misafirliğin ikinci günü sabah kahvaltısı için yer kahvaltısına 8 kişi ile birlikte oturduğumuzda akrabamızın elindeki bir tabakta bulunan zeytinlerden her birimizin önüne dört adet zeytin konulduğunu görünce o günkü çocuk aklımızla ufak bir şaşkınlık yaşadığımızı bugün bile dün gibi hatırlıyoruz.

Tabi dört adet zeytinle birlikte bir dilim beyaz peynir ve yarım ekmeğinde önümüzde durduğunu görünce özellikle büyük şehirlerde yaşamanın daha doğrusu yaşamaya çalışmanın ne kadar büyük bir maharet gerektirdiğinin farkına da daha o günlerde varmıştık.

Aradan çok uzun yıllar geçti biz büyüdük evlendik baba olduk, son derece hareketli bir çalışma yaşamı sonrasında emekli olduk ancak meslek gazetecilik olunca emekli olsak bile o hareketli yaşamın halen daha devam ettiğini de buradan söylememiz gerekiyor.

O günlerde yazımıza başlık olan ekmek-peynir ve zeytin önemliydi, Zengin fakir genç yaşlı kim varsa özellikle sabah kahvaltılarında bu muhteşem üçlü her zaman sofralarımızın baş köşesinde yerini almaya devam etti.

Bundan aylar önce gazeteci arkadaşlarımızla Ege bölgesi sınırları içerisinde yol üzerindeki bir AVM’de aracımızı park ettikten sonra “-arkadaşlar içeriye girip bir miktar zeytin ve zeytin ürünü bakalım eve boş gitmeyelim” dedikten bilemdiniz üç dakika sonra “-Yahu Allah’tan korkun zeytine bu kadar zam olur mu” diyerek kendimizi dışarıya attığımızı hatırlıyoruz.

Önceki gün kahvaltılık almak adına bir marketten içeriye girip başta peynir ve zeytin olmak üzere sınırlı sayıda süt ürünlerine baktığımızda yaşadığımız şaşkınlığı halen daha unutamıyoruz.

Vatandaş sofrasının olmazsa olmazları arasında bulunan peynir ve zeytine ulaşmanın artık nerede ise imkansız olduğu bir noktada bulunuyoruz, Daha bir yıl önce “Ekmek fiyatı gelecek yıl beş lira olacak” deseler gülüp geçeceğimiz bir süreç sonrasında bugünkü astronomik rakamlar ile karşı karşıya kalmış bulunuyoruz.

En temel gıda ürünlerine gelen zamlar elbette diğer mamulleri de etkiliyor, Zeytin ve peynirin bu kadar pahalı olduğu bir süreçte  yıllar yılı kahvaltı masalarımızı süsleyen diğer ürünlere ulaşmakta artık bir mucize ..

Sürekli anlatmaya çalıştığımız gibi siyasetçi gerçek gündemi başka mecralara çekip suni gündemler ile vatandaşın kafasını karıştırmanın hesabını yapıyor.

Siyasetçi bunu yaparken vatandaş eğer alabildiyse market ve fırın çıkışında elinde alışveriş fişine bakıp “-Biz ne ara bu hale geldik..?” sorusuna cevap bulmaya çalışıyor.

Cevap sandıkta…