Hürriyet’in haberine göre, İstanbul'da özel bir hastanede 3 yıl önce dünyaya gelen Adıyaman’lı ailenin çocuğu ile Trabzonlu ailenin çocukları karıştı. Bu durum birkaç yıl sonra ortaya çıktı. Büyük bir trajedi!
Adıyamanlı aile bir velayet davası; bir de hastaneye maddi manevi tazminat davası açtı. Baba, yaptığı açıklamada “Çocuğum doğduğu zaman sarışın olduğu için şüphelenmiştim. O zaman hastanenin başhekimine şüphelendiğimi söyledim, ancak başhekim kesinlikle yanlışlık olmadığını söyledi,’’ dedi.
Konu, birçok filme, romana alt yapı teşkil etmiştir… Seyrek de olsa, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi bu tür yanlışlıklar oluyor. Burada altını çizmeye çalıştığım en önemli nokta; ülkemizde hastane ve doktor hatası kaynaklı davaların nasıl sonuçlandığı.
Ben şimdiye kadar, şüpheli bir ölümle ya da sakat kalmayla sonuçlanan bir davada hiçbir doktorun, hastanenin hatalı bulunduğunu ve ceza aldığını duymadım. Bir ameliyatta göz göre göre bir şeylerin yanlış gittiğini bildiği halde, tanıklık yapan bir hemşireye veya asistana rastlamadım. Çünkü, doktor hataları bizde deşifre edilmez. Hastane hemen doktoruna sahip çıkar. Hasta yakınlarına da komplikasyon çıktığı söylenir ama gerçeği, ameliyathane kapısı dışında kimse bilmez.
İlaveten, bizim toplumumuz, hataya tanık olup bunu ifşa etmeye yelteneni ayıplar ve karalar. Bizde gammaz denir. Gammazlama çok yanlış yorumlandığı için, insanı dürüstlükten, vicdani görev ve mesleki sorumluluktan uzaklaştıran, yalanı da kabul edilebilir sayan bir anlayış haline gelmiştir. Bu etiketten kaçınmak adına, birçok alanda, mesleki etiğin, vicdani sorumluluğun kapıdan çıkmasına izin verilir. Oysa bu esnada bir tarafın korunması hesaplanırken, karşı tarafın kaybı göz ardı edilmektedir.
‘’Doktor da insandır. O an o süreçte, o da canını dişine takmış, can kurtarmaya çalışmaktadır. O halde sorgulanmamalıdır’’ tarzı bir kültürel bakış açımız vardır. Öte yandan, her daim minnet duyduğumuz doktorlarımız da bilirler ki, bu tarz bir serbesti, ancak bizim ülkemizde geçerlidir. Yurt dışında sistem böyle yürümez.
Doktorların çalışma koşullarının ağırlığı, nöbet sistematiğindeki aksaklıklar, sayısız hastaya aynı anda hizmet verme zorluğu, hastaların ve yakınlarının anlayışsızlığı, saygısızlığı herkesin bildiği gerçeklerdir.
Bunlar ayrıdır.
Bizde arabasıyla kazara ölüme sebebiyet veren vatandaş derhal tutuklanır, günlerce aylarca sorgulanır, hapis ve para cezası alır. Bir inşaat kusursu sonucu ölümle sonuçlanan olayda sorumlu mühendisler derhal tutuklanır, yıllarca mahkemelerde sürünürler, hapis yatarlar.
Ameliyat sırasında hata yapan doktor hakkında ve/veya hastane ihmali konusunda, ağır bir ceza alanı duymadım.