Hepimizi derin acılar içerisinde bırakan Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin üzerinden bugün itibarı ile tam bir hafta geçti, Biz bu yazıyı yazmak için bilgisayarımızın başına geçtiğimizde AFAD kayıp sayımızın 30 bin civarına dayandığı bilgisini kamuoyu ile paylaşmıştı.
Arada karşı karşıya kaldığımız depremler ile birlikte Türk insanı depremin nasıl büyük bir yıkım olduğunu 17 ağustos 1999 yılında gördü, Gölcük merkezli olarak tüm Marmara bölgesini vuran deprem yaklaşık 20 bin vatandaşımızı kaybetmemize sebep olmuştu.
17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen depremin üzerinden nerede ise 24 yıl geçti, söz konusu depremi Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bire bir yaşamış birisi olarak nasıl büyük sorunlar ile karşı karşıya kaldığımızı bir biz birde Allah biliyor.
Depremin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen 45 saniye süren felaket sonrası yakınlarını kaybeden yüzbinlerce vatandaşımızın o gün bu gündür kalpleri kırık bir şekilde hayatlarına mecburen devam ettiklerini yakından biliyoruz.
Deprem yada benzeri felaketlerde olan sadede hayatlarını kaybedenlere olmuyor, hayatını kaybedenlerin anneleri, babaları, çocukları kardeşleri akrabaları derken çok büyük bir kitle belirttiğimiz gibi hayatları boyunca duygusal olarak en azından vücutlarından bir duyu organını kaybetmiş şekilde yaşıyorlar daha doğrusu yaşamaya çalışıyorlar.
Gölcükte meydana gelen deprem felaketinin kat be kat fazlasını geçtiğimiz hafta başta Kahramanmaraş olmak üzere 10 ilimizde yaşayan 13,5 milyon vatandaşımızı direk olarak etkilemiş durumda.
06 Şubat sabahı meydana gelen ve 10 ilimizi nerede ise yerle yeksan eden deprem felaketinin önümüzdeki günlerde mizanı çıkartıldığında nasıl bir sıkıntı ile karşı karşıya kalacağımızı daha iyi öğrenme imkanına sahip olacağız.
Enkazın altında kalmaktan kurtulan ama bir yada birden fazla yakınını kaybeden depremzedelerin bundan sonraki hayatlarına bundan sonra nasıl devam edeceklerini sorusu ise başka bir muamma.
Bölgede yaşayan insanlar pandemi sonrası başlayan ekonomik kriz dolayısı ile zaten büyük zorluklar içerisinde çırpınıyorlardı, artık dayanılmaz boyutlara gelen sorunlar dolayısı ile hükümet çok büyük boyutta başta SGK ve Vergi borçları olmak üzere çok sayıda alacağını yapılandırmış ,”Kesinlikle çıkmaz” diye bilinen EYT ile de önemli adımlar atmıştı.
Tam bu sırada meydana gelen deprem felaketi yapılan yada yapılandırılması düşünülen tüm yapılandırmaların tamamını boşa çıkardı zira başta o bölgede yaşayanlar olmak üzere hiç kimsenin söz konusu vergileri ödeyecek dermanı artık yok.
Depremden canını kurtaranların evleri yok, çalışacakları iş yerleri yok, enkaz altında kalması nedeni ile büyük bir kısmının aracı yok, daha da kötüsü tamamının gelecek adına artık umudu yok.
1999 yılında meydana gelen depremin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen o günlerin depremzedeleri henüz kendine gelememişti, Geçtiğimiz hafta meydana gelen depremin Gölcük depreminden kat be kat daha şiddetti olduğu düşünüldüğünde depremin açtığı yaranın ve travmanın en az 40-50 yıl kapanmayacağını düşünüyoruz.
İşin ekonomik yönü bir taraftan, psikolojik yönü bir taraftan, Kalplerimizi yaralayan acılar bir taraftan bizi yaşadığımız zaman zarfında bir gölge gibi takip edecek.
Bu zor durumdan nasıl çıkacağımızı zaman gösterecek.