Düzenlenen basın açıklamasında Eğitim-Sen Amasya Kadın Meclisi adına Elif Tilkicioğlu yaptığı konuşmada, “8 Mart 1857’de Newyork’ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadelede sırasında katledilmelerinin anısına, dünyanın dört bir yanında biz kadınlar o günden beri alanlarda, evde, iş yerinde yaşamlarımız, haklarımız ve özgürlüğümüz için yan yana dayanışmaya ve mücadele etmeye devam ediyoruz. Her türlü baskıya ve şiddete karşı mücadelemizi büyütüyoruz.
Gericilerin kazanılmış haklarımıza, laikliğe, özel olarak kadınlara ve LGBTİ+’lara ve toplumsal cinsiyet eşitliğine saldırılara artmışken, kadınlar pandemi ve onun ardından gelen ekonomik krizle birlikte derinleşen ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizliklerin etkilerini en derinden yaşarken, 6 Şubat gece yarısı 11 ilimizde meydana gelen depremle sarsıldık, yıkıldık.
Tıpkı kadın cinayetleri gibi deprem de politiktir; Siyasal İslamcı iktidar kurduğu rant sistemi ile depremi bir felakete dönüştürmüş,.
On binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesine, depremin felakete dönüşmesine yol açan şey, iktidarın ve kurumların insan yerine karı odağına alan kamusal hizmet alanlarını parçalayan, toplumsal politikaları yok sayan neoliberal devlet anlayışıdır” dedi.
Tilkicioğlu yaptığı konuşmanın devamında; “ Çıkardığı imar aflarıyla, denetim yokluğuyla, kayırmacılıkla, yarattığı ekolojik yıkımla, çarpık kentleşme uygulamalarıyla bu sürecin baş sorumlusu iktidar gücünü elinde bulunduranlardır.
Tüm yaşamı alt üst eden bu felaketin ortasında kadınlar göçe, yoksulluğa, salgın hastalıklara ve şiddet riskine erkek egemen sistemin her türden şiddet, taciz ve istismarına açık hale gelecektir.
Deprem bölgesindeki kadınların ve çocukların ihtiyaçları önceliklidir.
Biz kadınlar birbirimizin çaresiyiz biliyoruz.
Önümüzde dayanışmamızı büyütüp güçlendirmemiz gereken bir dönem var.
Gerici, güç odaklarının yarattığı enkazın ardından yaşamı dayanışmayla biz kadınlar yeniden kuracağız.
Bize parmak sallayan, notlar tutanlara sesleniyoruz;
Biz de not ediyoruz…
Kıyametin yaşandığı günlerde acının ortasında yalnız kalmış çocukları Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bilgisi ile istismarcı, sicili bozuk tarikatlara, cemaatlere verdiğinizi,
Hukuku yok sayarak “evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli yok”diyerek çocuk istismarına yol veren fetvalarıyla Diyaneti’nizi,
Kadınların enkazın altından çıkardıkları çocukları tarikatlardan, cemaatlerden koruyabilmek için çadırlarda sabahlara kadar nöbet tuttuklarını
Enkazın altında kalmış iktidarın; meşruiyetini baskıyla, zorbalıkla sağlamaya çalıştığını,
kayıtsız kalınan yaşamları kurtarmak ve dayanışmak için koşanlara salladığınız parmakları
İçini boşalttığınız Kızılay, AFAD gibi kurumların ellerinde tuttukları çadırları dağıtmayıp sattığınızı mor defterlerimize not ettik!
Unutmayacağız…Unutturmayacağız…
Biz kadınlar en zor ve en karanlık zamanlarda meydanlarda yan yanaydık..
Deprem bölgesindeki kadınlarla, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmış bölge halkı ve depremden etkilenen tüm göçmen kadınlarla dayanışma ağlarımızı öreceğiz,
Eşit, laik ve şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kuracağız.
Katliamı bize kader diye sunamaz, bu enkazın siyasi sorumluluğunu öyle helallik isteyerek üzerinden
atamazsınız. Toplumsal dayanışmayı baskı ile durduramazsınız.
Biz kadınlar yüzyıllardır biriktirdiğimiz mücadele ve dayanışma gücümüzle ortaya çıkan enkazı kaldıracağız, yeni bir dünyayı kuracağız.
Çocukları, hepimizin güvencesi olan laiklik ve hukuk güvenliği ilkelerini, seçim güvenliğini, eşit ve şiddetsiz bir ülkede yaşama umudumuzu güç odaklarının hukuk tanımaz tavrına teslim etmeyeceğiz.
Yaşamın her alanında; sömürüye, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, savaşa, yoksulluğa, erkek şiddetine karşı direnmeye ve örgütlü mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.