Türkiye Spor Yazarları Derneğinin (TSYD) merkezinde 1984 yılında çalışmaya başladığını iafede eden Pullukçu maçların yoğunluğu nedeniyle kendisine vakit dahi ayıramadığını iafede ederek;
"Normal olarak haftanın tüm günleri dernekte yoğun bir çalışma temposu işe çalışıyorum. Hafta içi ve hafta sonu maçlar oluyor. Maç olmadığı zamanlarda ise gerek, derneğimizin organize ettiği gerekse üstlendiği organizasyonlar oluyor. KIsaca daima kendimizi bir içerisinde buluyoruz.Tabi bunun sonucuda özel hayatımız diye bir şey kalmıyor. Kısacakendime vakit ayıramıyorum, diyebilirim.Belki kendime zaman ayırabileceğim özel bir hayatım olmuyor ama bundan asla şikayetçi de değilim.Çünkü gerçekten işimi severek yapıyorum. Gazeteci dostlarımla,arkadaşlarımla bir arada olmak beni mutlu ediyor.İşim gereği zamanım hep hareketli geçiyor. Bu hareket beni yormuyor çünkü bir masa başında oturarak çalışmak benim gibi hareketli yaşamı işi seven bir kişi için uygun olmadığını düşünüyorum. Ben hep yeni fikirler üretmek, gazeteci arkadaşlara faydalı olmak,onların sorunlarına çözüm aramak, onlara faydalı olmak, eksiklerini gidermek, beni mutlu ettiği gibi tüm iş yorgunluğumuda üzerimden alıyor.
TSYD çalışma düzeninde maçları sadece takımlar için sahada 90 dakika olduğunu belirten Pullukçu;
"Biz TSYD olarak o 90 dakikalık bir maç için 10 gün öncesinden hazırlıklarımıza başlıyoruz. Spor medyasında çalışan akreditasyon sorumlusu arkadaşlarımıza duyurularımızı yolluyoruz. Onlardan gelen isimlerle listelerimizi tamamlıyarak tribünlerdeki kontenjanımızı oluşturuyoruz. Oluşturulan bu listeleri Türkiye Futbol Federasyonunun sistemine giriyoruz. Maç günü en az 4 saat önce stadlara giderek müsabaka için gelen gazeteci arkadaşlarımızın stada girişlerine yardımcı oluyoruz. Görev yapacakları yerlerde sıkıntıları varsa, onları gideriyoruz. Maç bittikten sonra basın toplantıları başlıyor. O da bitip her şey tamamlanınca, en son biz stattan ayrılıyoruz. Bunun için maçlar bizim için sadece 90 dakikadan ibaret olmuyor."
İŞİM İÇİN NİŞANLIMDAN AYRILDIM.
Gazetecilik mesleğinin bu işi yapan kişinin özel yaşamında da belirleyici bir rol oynadığını söyleyen Pullukçu;
"İşimi gerçekten çok seviyorum. Zaten bu işi sevmezsen gazetecilik asla yapılacak bir iş değil. Gazetecilik özellikle bir kadının yapabileceği en zor işlerden biri. Çünkü binlerce kişiyle uğraşıyorsunun. Burada TSYD'de artık herkes Birgül'ü öğrenmiş. Sadece yurt içinden değil yurt dışından da gazeteciler sürekli bir şey soruyor ve birşeyler istiyorlar. Tüm bunlara rağmen işimi de çok sevmeme rağmen aslında kişilik olarak ta aslında çok kuralcı bir insanımdır. Bir dönem nişanlandım. Düşünün nişanlım akşamları maça gelince, onu dahi stadın kapısından içeri sokmuyordum .Tabi stada giemeyincede beni maç sonuna kadar stadın kapısında beklemek zorunda kalıyordu.Bu nedenlerden ve maçlar yüzünden aramızda sıkıntılar yaşanmaya başlayınca bende bir tercih yapmak zorunda kaldım ve severek yaptığım işimi nişanlıma tercih edince artık spor medyası çalışanları benim ailem oldu.
"HAYALİM UEFA'da ÇALIŞMAKTI "
Tüm gazeteci arkadaşlarım benim için aynı çizgide aynı eşit mesafededir. Bazen istemediğim halde yapmak zorunda kaldığım işlerden üzüldüğüm anlar oluyordu ama bunu genelde mesleğimin ilk zamanlarında yaşadım.Ama zamanla insanları tanıdıkça bunlarıda nasıl aşmam gerektiğini öğrendim. Artık hem gazeteciler beni, ben de onları çok iyi tanıdığımız için ortada üzüntü duyacağımız bir sorun kalmadı.Az öncede ifade ettiği gibi ben kuralcıyım vede işimi de kurallar çerçevesinde yaparım. Bunu da herkes bilir. Bu kuralları yerine getirince, kimse de mutsuz olmaz. UEFA'da çalışmayı çok isterdim. Onların kuralları bize göre çok daha iyi. Ben her ne kadar kuralcı olsamda bazen bazı kurallar karşısında biraz daha esnek davranabiliyoruz. Ama yurt dışında UEFA'da asla böyle bir şey olmuyor. Akreditasyonlar ve başka uygulamalar için verdikleri bir süre var, ona uymayınca kesinlikle kabul etmiyorlar. Bizim basın camiası onların her dediğini yapıyor ama burada ben söyleyince bazı kurallar konusunda biraz daha esnek olmamız için ısrarcı oluyorlar. Bu da bizi gerçekten yoruyor"
TSYD AİLESİNDE KADIN SAYISI ARTIYOR,
"Başkanımız kadınlara gerçekten büyük önem veriyor ve onlarında TSYD ailesine katılmalarını arzu ediyor. Onun bu destek ve çalışmaları sayesinde şu anda 50'den fazla kadın üyemiz var.Mesleklerini gerçekten çok düzgün yapan kardeşlerimiz var. Ben bu mesleği sadece erkeklerin yapabileceği bir meslek olarak görmüyorum. Çok başarılı olan bayan arkadaşlarımız var. Kadın denilince ilk olarak aklımıza güzellik ve nezaket gelir. Bu yüzden yüzden ben kadın her yerde olmalı ve spor basınında da kadın sayısının artmasın istiyorum." dedi. /SAVAŞ TUTAK