“8 Mart tarihi; Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak tanımlanmış ve her yıl kutlanan uluslararası bir gündür. ABD’nin New York eyaletinde çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen işçilerin iş bırakma eyleminden sonra çıkan yangında, hayatını kaybeden 120 kadın işçinin anısına; Danimarka, Almanya ve ABD sırasıyla bu günü dünya kadınlarına özel bir gün olarak kabul edince, Birleşmiş Milletler de buna dair ilk adımı atarak bu günü, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayırmıştır. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasıdır.

Türkiye'de; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez, 1921 yılında, iki kız kardeş olan Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra yıllar boyunca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına maalesef izin verilmedi. 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edildi ve Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" yapıldı. O tarihten sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün Türkiye’de de yaygın olarak kutlanmaya başlamasında, İlerici Kadınlar Derneği’nin faaliyetleri etkili oldu. Böylece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü; dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye‘de kadınların hak ve eşitlik isteklerini dile getirdikleri, kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sıkıntılara dikkat çektikleri, her türlü baskı ve şiddete karşı bir araya geldikleri, emekçi, amaçlarına ulaşmak için çaba veren kadınların seslerini duyurdukları bir gün oldu.

Türk kadının Kurtuluş Mücadelesindeki yeri tartışılmazdır. Cumhuriyet ile birlikte yaşamın her alanında Türk Kadını da yerini almıştır. Dünden bugüne birçok hak kazanıldıysa da, halen şiddete ve ayrımcılığa maruz kalan kadınlarımız ne yazık ki çok fazladır. Bunun acı örneklerini günden güne duyup kahrolmaktayız. Oysa Anayasa’mızda “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, dini, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” ifadesi bulunmasına karşın, bu konudaki yasal düzenlemeler halen yeterli değildir. Bu nedenle ülkemizde, yasaların pozitif ayrımcılıkla iyileştirilmesini, bahanesiz ve eksiksiz uygulanmasını, önleyici-koruyucu tedbirlerin gecikmeksizin ve çok sıkı kontrollerle sağlanmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde kadının eşit ve özgür bir birey olduğu, devletin tüm kurum ve kuruluşlarınca içselleştirilmeli ve kadın haklarına aykırı hiçbir söylem ve eyleme izin verilmemelidir.

Bizler hak savunucusu Avukatlar, kadınlara yönelen her türlü fiziki ve duygusal şiddete neden olacak zihniyetin, söylemin, girişimin karşısında olduğumuzu ve kadın emeğinin de her daim yanında olacağımızı; kadın haklarının ihlal edilmediği, barışın, özgürlüğün, demokrasinin sağlandığı bir Türkiye ve Dünya için; kadın haklarının teminatı olan Atatürk Devrimlerine ve Laik Cumhuriyetimize bağlılıkla, mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla saygılarımızla paylaşıyoruz.

Amasya Barosu olarak, toplumda kadının değerinin daha çok bilindiği, kadınlarımızın sosyal yaşamda daha fazla yer edindiği, kadın-erkek ayrımının yapılmadığı ve kadına şiddet haberlerinden uzak, huzurlu bir toplum temenni ediyoruz.Tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarız’diye konuştu.