Eğitim-Sen Amasya Şubesi, geçtiğimiz yıllarda çalışanların yaşadığı ekonomik durum ve kayıplarının ne boyutta olduğunu gözler önüne seren raporunu kamuoyu ile paylaştı. Raporda, asgari ücretlinin, memurların ve öğretmenlerin yıllar içinde düşen alım gücünün altın karşısındaki değeri masaya yatırıldı.
Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, Eğitim-Sen Amasya Şubesi’nin hazırladığı raporu basın mensupları ile paylaştı. Rapora göre tüm Dünya’da en geçerli ekonomik değerlendirme birimi olarak kabul edilen altın karşısında çalışanların maaşlarının alım gücünü kıyasladı. 2008 yılında bir öğretmen maaşının 40 gram altına tekabül ettiğinin ifade eden Eğitim-Sen Amasya Şubesi 2023 yılında bir öğretmen maaşının 10,8 gram altına tekabül ettiğinin altını çizdi.
Ev – Araba Almak Hayal Oldu
Gün geçtikçe zorlaşan ekonomik şartlar karşısında alım gücünün düştüğünü anlatan Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, ev, otomobil gibi ihtiyaçların çalışanlar için artık hayal olarak kaldığını dile getirdi.
2020 senesinde ortalama ev fiyatlarının 412 bin TL olduğunun altını çizen Mustafa Ölgün, 2023 yılı Ocak Ayında ortalama ev fiyatının 2 Milyon 235 Bin Türk Lirasına yükseldiğini sözlerine ekledi. Bir öğretmenin 2020 yılı fiyatlarına göre 102 ayda bir ev alabildiğini açıklayan Ölgün, 2023 yılı maaşına göre bu sürenin 170 ayın üzerine çıktığını ifade etti.
Ev fiyatları gibi otomobil fiyatlarının da yükseldiğini altını çizen Ölgün, “Sedan benzinli binek otomobil 2020 yılı fiyatı 142 bin 509 TL, 2023 yılı fiyatı ise 692 bin TL. 2020 yılı asgari ücreti ile 35,5 ayda standart bir araç alabiliyorken 2023 yılına geldiğimizde bu oran 55 aya yükseldi. Üstüne üstlük maaşlarımızın rakamsal artışı müjde olarak bizlere sunuldu.” dedi.
“Açlık İle İmtihanımız”
Türkiye’de çalışanlarının yüzde 42’sinin asgari ücretle çalışmakta olduğunu ifade eden Ölgün, “Açlık sınırı hesaplanırken sadece gıda harcaması temel alınmaktadır. Ev kiraları, eğitim harcamaları, yol ücretleri gibi temel harcamalar bu hesaplamada yoktur.
Son iki yılda açlık sınırı TÜİK enflasyon verilerine göre değişse idi yüzde 123,54 artacak ve 5 bin 881 lira olacaktı. Ama görünen o ki emekçilerin açlık enflasyonu açıklanandan çok çok ötededir. Gerçekte yaşananlarla açıklananlar arasındaki çelişkiyi burada daha açık görebiliyoruz. 2022 Aralık ayı 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 26 bin 483 TL olarak ölçülmüştür.” sözlerine yer verdi.
Eşit İşe Eşit Ücret!
Anayasal bir hak olan “Eşit İşe Eşit Ücret” hakkında da açıklamalarda bulunan Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, “Başından beri karşı olduğumuz ve öğretmenlerin arasında sınıf farkına sebep olacağından ısrarla bahsettiğimiz ‘Öğretmenlik Kariyer Basamakları’nın olumsuz sonuçları yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Aynı işi yapan normal bir öğretmen, uzman veya başöğretmenden düşük maaş almakta olduğu için eğitim motivasyonunu kaybetmektedir.
85 binden fazla ücretli öğretmenimiz 6 bin 240 TL maaş alırken aynı işi yapan, aynı eğitimi veren uzman öğretmen 18 bin 800 TL maaş alıyor. Arada yaklaşık 3 katlık bir fark var. Bu adaletsizliğe acilen dur demek gerekiyor.” dedi.
“Öğretmen Emekli İkramiyeleri Bir Ev Alabiliyor Mu?”
30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan bir öğretmenin ev fiyatlarının çok aşağısında bir emekli ikramiyesi aldığının altını çizen Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, “2020 yılında 30 yıl görev yapmış bir öğretmenin emekli ikramiyesi 133’bin iken 2023 yılında bu sayı 455 bine yükselmiştir. Ancak ekonomik koşullar karşısında bu bir yükseliş değil, ekonomik kayıptır.
2020 yılında emekli olan öğretmenlerimiz bir evin yüzde 28’ini alabiliyorken 2023 yılında emekli olan bir öğretmen, emekli ikramiyesiyle bir evin yaklaşık 5’te 1’ini alabiliyor.” ifadelerine yer verdi.
“İstatistiklerden de anlaşılacağı üzere”
İstatistiklere bakıldığında rakamsal olarak artan maaşların enflasyon karşısında günden güne eridiğinin altını çizen Ölgün, istatistiklerin sonuçlarını sıraladı.;
“1.Ücretlerimiz dünya ekonomilerinin en geçerli değerleme birimi olan altın fiyatları karşısında yıldan yıla erimiş ve dünyanın diğer bölgelerinde çalışan emekçilerden daha az ücretle çalışmak durumunda bırakıldığımız anlaşılmaktadır.
2.En temel haklarımızdan olan barınma hakkımız ile alakalı ev sahibi olma hakkımız günden güne daha da zorlaşmış ve hatta imkânsız bir hal almıştır.
3.Emekçiler olarak binebileceğimiz bir otomobil almak imkânsız hale gelmiştir.
4.Ücretlerimiz açlık sınırı civarında dolaştırılmaktadır. Açlık sınırı hesaplanırken kira, eğitim ve yol masrafları gibi sabit kalemler hesaplanmamakta sadece gıda giderleri temel alınmaktadır. Emekçilere “Sadece karnını doyursun yeter!” denildiği burada net olarak ortaya çıkmaktadır. Ama emekçiler sabit gider kalemleri olan kira, eğitim masrafı ve yol ücretlerini hesaba eklediğinde karnını doyuramaz hale gelmiştir.
5.Eğitime verilen değer ortaya çıkmaktadır. Ek ders ücreti ile birlikte bile çok az sayıda başöğretmen unvanı olan öğretmen de dâhil yoksulluk sınırının altında ücret almaktadır. Aynı işi yapan, sınıfa girdiğinde aynı statüde ve aynı görev ve sorumluluklarla yükümlü öğretmenlerin ücretleri arasında 3 kata varan farklar oluşmuştur. Burada moralden motivasyondan bahsetmek artık imkânsız hale gelmiştir. Öğretmenler statü değil “Eşit İşe Eşit Ücret” ve yoksulluk sınırının üzerinde ücret talep etmektedirler. Yıllardır siyasal iradenin keyfine göre benim adamım anlayışıyla atadığı Milli Eğitim Şube Müdürleri bile bugün “Eşit işe eşit ücret” eylemleri yapmaktadırlar.
6.“Meb” ve “Yök” kadrosunda çalışan hizmetli ve memur arkadaşlarımızın asgari ücrete yakın ücretlerle çalışmakta olduğu bu tabloda açıkça görülmektedir. 2022 yılında asgari ücretliler tam açlık sınırında ücret alırken Ocak ayından Haziran ayına kadar artan yüksek enflasyonla açlık sınırının çok altına gerilemişler ve iktidarın yasanın dışına çıkarak Temmuz’da %50 yi aşan zam uygulaması sonucu ortaya çıkmıştır. Ama yüksek enflasyonun yıkıcı etkisiyle Ocak ayı zammı dahi asgari ücretlileri açlık sınırına yakın ücretler kıskacına almıştır. Açlıkla imtihan devam etmektedir. Kira ve sabit harcama kalemleri eklendiğinde ülkemizde ücretliler beslenme sorunu yaşamaktadır.
7.2000 li yıllarda emekli olan ücretliler emekli ikramiyeleri ile 1 evi borçsuz olarak alabiliyorlardı. Geldiğimiz noktada otomobil dahi alamaz hale düşmüşlerdir.
8.Eğitim camiası sendikası olan Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak tüm emekçiler için yaşayacakları bir ücret ve demokratik çalışma ortamları istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlar için verdikleri mücadelenin devam edeceğinin altını çizdi.